id
int64
0
14.2k
context
stringlengths
31
11.1k
question
stringlengths
2
476
answers
listlengths
1
1
5,854
I.Murat 1326 yılında Bursada doğmuştur. I.Murat 1389 yılında Kosavada ölmüştür.Osmanlı İmparatorluğu'nun üçüncü padişahı olan I.Murat, 1359 ile 1389 yılları arasında beylik yapmıştır.I.Murat'ın babası Orhan Gazi, annesi Nilüfer Hatun'dur.I.Murat babası Orhan Gazi döneminde 95.000 kilometrekare olarak almış, devlet topraklarını I.Murat döneminde topraklarını yaklaşık 500.000 kilometrekareye genişlemiştir.1362 yılında Ankara Eratna beyliğinden yeniden alınmıştır.1362 yılında Sazlıdere savaşı ile gerçekleşmiştir. Sazlıdere savaşı sonucunda Edirne ve Filibe alınmıştır. Sazlıdere savaşı Osmanlı devleti ile Bizans ve Bulgar güçleri arasında gerçekleşmiştir.Hamitoğullarından Eğridir ve çevresi satın alındı.1364 yılında Sırpsındığı savaşı gerçekleşti. Balkan devletlerinden oluşan haçlı ordusunun başında Sırp Kralı I.Layoş vardı.Haçlı ordusu, Hacı İlbeyi tarafından yapılan ani bir baskın ile yok edilmiştir.Sırpsındığı savaşından sonra Edirne başkent yapılmıştır.Sırpsındığı savaşı Osmanlıların Balkanlarda haçlılarla yaptığı ilk savaştır.Bulgar krallığı Sırpsındığı savaşı sonrası Osmanlı Devletine bağlanmıştır.1371 yılında Çirmen savaşı gerçekleşti. Çirmen savaşı Evranos Bey ile Sırplar arasında olmuştur. Çirmen Savaşını Osmanlı Devleti kazanmıştır.Çirmen savaşı sonucunda Makedonya'nın bir kısmı alındı.1388 yılında Ploşnik savaşı Haçlı ordusu ile Osmanlı Devleti arasında yapılmıştır. Ploşnik savaşını Haçlı ordusu kazanmıştır.Ploşnik savaşı Hıristiyanların Türklere karşı kazandığı ilk büyük zaferdir. Ploşnik Bozgunu I.Kosova Savaşı’nın sebebidir1389 yılında I.Kosova savaşı gerçekleşmiştir. Sırp kralı Lazar haçlı ordusu kurmuştur.I.Kosova Savaşı Osmanlı ordusu ile Haçlılar arasında gerçekleşmiştir. I.Kosova savaşını Osmanlı ordusu kazanmıştır. Tuna nehrine kadar topraklar Osmanlı devletinin eline geçmiştir.I.Kosova Savaşı haçlılar ile yapılan ilk büyük meydan savaşıdır.I.Kosova Savaşı sonucu Türklerin islam dünyasındaki önemi arttı. Osmanlı devleti ilk kez I.Kosova savaşında top kullandı.
Osmanlıların Balkanlarda yaptığı ilk savaş hangisidir?
[ { "answer_start": 967, "text": "Sırpsındığı savaşı" } ]
12,283
Devrin en zengin iş adamı olan Demirağ., 1936 yılında uçak fabrikasına kurma girişimine başladı. O yıllarda ordunun uçak ihtiyacı halktan ve zengin işadamlarından toplanan bağışlarla karşılanmaktaydı. Kendisinden uçak satın almak için başlatılan bir bağış kampanyasına katılması istendiğinde “Benden bu millet için bir șey istiyorsanız, en mükemmelini istemelisiniz. Madem ki bir millet tayyaresiz yaşayamaz, öyleyse bu yaşama vasıtasını başkalarının lütfundan beklememeliyiz. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim” sözleriyle karşılık vermişti.. Fabrikayı memleketi Divriği’de kurmayı planlamıştı. Ancak öncelikle İstanbul’da bir deneme atölyesi kurulacaktı. Bu amaçla Çekoslovak bir şirketle anlaştı. İstanbul’da Barbaros Hayrettin Paşa İskelesi’nin yanında atölye binası inşa edildi (Deniz Müzesi’nin solunda bulunan büyük sarı bina). Deneme uçuşlarını yapabilmek için Yeşilköy’deki Elmas Paşa Çiftliği’ni satın aldı ve üzerinde büyük bir uçuş sahası, hangarlar ve uçak tamir atölyesini yaptırdı. Uçuş sahası, Avrupa’nın en büyük havalimanı olan Amsterdam Havalimanı büyüklüğünde idi. Bu alan, günümüzde Uluslararası İstanbul Atatürk Havalimanı olarak kullanılır. Uçakları kullanacak Türk pilotların yetişmesi için bir havacılık okulu kurmak gerekiyordu. Pistin bulunduğu arazide Gök Okulu kuruldu. Okul, 1943 yılında kadar 290 pilot yetiştirdi. Yeşilköy’deki Gök Okulu’ndan önce Divriği’de de bir Gök Ortaokulu açtı. Sivas’ın hiçbir ilçesinde ortaokul yokken açılmış bu okulda öğrencilerin tüm masrafları karşılanıyor; öğrenciler havacılığa özenmeleri için İstanbul’a getirtilip uçuş dersleri veriliyordu. Beşiktaş’taki uçak fabrikasında üretilecek uçak ve planörlerin planını Türkiye’nin ilk uçak mühendislerinden Selahattin Reşit Alan çizdi. 1936’da ilk tek motorlu uçak üretildi ve Nu.D-36 adı verildi. 1938’de Nu.D-38 adlı çift motorlu altı kişilik yolcu uçağı yapıldı. NuD-38, 1944 yılında Dünya havacılığı yolcu uçakları A sınıfına alındı. İlk uçak siparişini 1938 yılında Türk Hava Kurumu (THK) verdi. Nuri Demirağ, havacılık alanında çalışmalarına 1939’da Türkiye’nin ilk yerli paraşüt üretimini gerçekleştirerek devam etti. 1941’de tamamen Türk yapımı ilk uçak İstanbul’dan Divriği’ye uçtu. Nuri Demirağ’ın oğlu ve Gök Okulu’nun ilk mezunlarından olan Galip Demirağ, bu uçuşta pilot idi.. THK tarafından sipariş edilen 65 planör kısa sürede teslim edildikten sonra; NuD-36 adlı 24 eğitim uçağı tamamlanmış, deneme uçuşları İstanbul’da gerçekleşmişti.
Demirağ uçak fabrikası kurma girişime hangi yılda başladı?
[ { "answer_start": 41, "text": "1936 yılında" } ]
2,518
I. Bayezid, 1354 yılında Edirne'de doğmuştur, 8 Mart 1403 tarihinde Akşehir'de ölmüştür. I. Bayezid, 4. Osmanlı padişahıdır. I. Bayezid, 1389 yılından 1402 yılına kadar hükümdarlık yapmıştır. I. Bayezid'in babası Sultan I. Murad, annesi ise Gülçiçek Hatun'dur. I. Bayezid'den önce gelen padişah I. Murad, sonra gelen I. Mehmed'dir. I. Bayezid 49 yaşında ölmüştür. I. Bayezid'in eşleri; Devlet Hatun, Hafsa Hatun, Sultan Hatun, Despina Hatun, Devletşah Hatun'dur. I. Bayezid'in çocukları; Emir Süleyman, İsa Çelebi, Musa Çelebi, Çelebi Mehmed'dir. I. Bayezid'in adı I. Bayezid'in babaannesinin babası Eba Yezid'in adından gelir. I. Bayezid'in naaşı geçici olarak Akşehir'de Seyyid Mahmud Hayrani'nin türbesine defin edilmiştir. I. Bayezid'in, Yıldırım lakabını nasıl edindiği konusunda çeşitli rivayetler vardır.
I. Bayezid kaç yaşında ölmüştür?
[ { "answer_start": 343, "text": "49" } ]
5,792
Orhan Bey 1281 yılında Söğütte doğmuştur. Orhan Bey 1362 yılında Bursada ölmüştür.Osmanlı İmparatorluğu'nun ikinci padişahı olan Orhan Bey, 1326 ile 1359 yılları arasında beylik yapmıştır.Orhan Bey babası Osman Gazi'den 16000 kilometrekare olarak aldığı devleti, oğlu I. Murad'a 95.000 kilometrekare olarak bırakmıştır.Osman Gazi döneminde başlayan Bursa kuşatması, 1326 yılında tekfurun şehri teslimi sebebi ile son buldu.Böylece, beyliğin merkezi Yenişehir’den Bursa’ya taşındı.Maltepe savaşı diğer adı ile Palekanon savaşı 1329 yılında gerçekleşmiştir. Osmanlıların İznik'i kuşatması sebebiyle gerçekleşmiştir. Maltepe Savaşı Osmanlı beyliği ile Bizans arasında olan savaşta Osmanlı Beyliği Maltepe savaşını kazanmıştır.Yenilen bizans imparatoru İstanbula kaçmıştır. İznik Maltepe savaşından sonra 1331 yılında fethedilmiştir. Gemlik 1333 yılında fethedilmiştir.İzmit fethi 1337 yılında gerçekleştirilmiştir. İzmit’in fethi ile Kocaeli yarımadasının tamamı Osmanlıların eline geçti. İzmit'in fethiyle Bizans’ın Anadolu’dakivarlığı sona ermiştir. Karesioğulları beyliği 1345 yılında alınmıştır. Karesi Bey'in ölümüyle, Karesi Bey'in oğulları arasında taht kavgası olmuştur.
Osmanlıların eline ne geçti?
[ { "answer_start": 931, "text": "Kocaeli yarımadasının tamamı" } ]
3,946
31 Mart Vakası (İsyanı, Ayaklanması, Olayı yahut Hadisesi), II. Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'da yönetime karşı yapılmış büyük bir ayaklanmadır. Rumî Takvim'e göre 31 Mart 1325'te (13 Nisan 1909) başladığı için bu adla anılmıştır. On üç gün süren ayaklanma, II. Meşrutiyet döneminin en önemli olaylarından biri olarak kabul edilir. Askerî bir isyan olarak ortaya çıkmasına rağmen isyana dahil olan softaların propagandaları sonucu sonradan dinî bir hal almıştır. Sebepleri tam olarak belirlenemeyen bu olayın planlı ve bilinçli bir hareket olup olmadığı kesinlik kazanmamıştır. İsyanın ilk günü hükûmet istifa etmiş, isyancı askerler yedi gün süre ile İstanbul'a hakim olmuştur. Bir milletvekili, bir Nazır ve tespit edilemeyen sayıda asker ve sivilin hayatını kaybettiği isyan, Selanik'te bulunan Üçüncü ve Edirne'de bulunan İkinci Ordulara mensup askerlerin oluşturdukları, Rumeli halkının gönüllü katıldığı “Hareket Ordusu”’'nun İstanbul'a gelmesi ile bastırıldı. Üç gün süren çarpışmaların ardından sıkıyönetim ilan edildi; padişah II. Abdülhamit tahttan indirilip yerine V. Mehmed Reşad tahta çıktı. İsyana katılanlar ve destekleyenler yargılanarak 70 kişi idam edildi, 420 kişi ise çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı.
İsyanın ilk günü kim istifa etmiş, isyancı askerler yedi gün süre ile İstanbul'a hakim olmuştur ?
[ { "answer_start": 604, "text": "hükûmet" } ]
6,316
AHMED Cevdet Paşa. Alim, tarihçi, devlet adamı (Lofça 1822-İstanbul 1895). Eski bir Türk ailesinden, Kırklarelili Yularkıranlardandır. İlk tahsilini Lofça’da yaptı. Sonra İstanbul’a gelerek (1839) Çarşamba’daki Papasoğlu Medresesi’ne yerleşti. Fatih Camiinde devrin tanınmış hocalarından ders gördü. İlahiyat, hikmet, Arab edebiyatı, matematik, jeoloji, astronomi okudu. Edebiyata merak sardı. Kendisine Cevdet mahlasını veren şair Süleyman Fehmi’nin konağına devam ederek Farsça öğrendi. Eski tarzda şiirler yazdı. İcazet aldı. 1846 da devrin Şeyhülislam’ı tarafından şeriatı iyi bilen açık fikirli bir alim olarak Reşid Paşa’ya yollandı. Bu tanışma hayatının dönüm noktası olacaktır. Ahmed Cevdet Efendi medrese ve tekkeden sonra devlet ricali muhitine intisab etmiş oluyordu. Ahmet Cevdet, Reşid Paşa’nın ölümüne kadar onun dairesinden ayrılmadı; Paşa’ya müşavirlik, çocuklarına hocalık yaptı. Reşid Paşa’nın tesiriyle siyasi ve idari görevler aldı. 1848’de Fuad Paşa ile Bükreş’e gitti. 1850’de yeni kurulan Darül muallimin’e (Öğretmen okulu) müdür ve Meclis-i Maarif’e aza oldu. Fuad Paşa ile yaptıkları Bursa gezisi sırasında beraberce iki eser kaleme aldılar Kırım Harbi sırasında İslam Hukukunun ticaret ile ilgili kısımlarını toplayan encümenin azası oldu. 1857 de Meclis-i Ali-i Tanzimat azası olduktan sonra «kavanin ve nizamat layıhaları» kaleme almakla meşgul oldu: Ceza kanunnamesi, Arazi kanunnamesi, Tapu nizamnamesi gibi, 1858 de Reşid Paşa öldükten sonra da idari görevleri devam etti. 1861 de İşkodra’ya, 1865 de Kozan’a fevkalade komiser olarak yollandı ve gerekli islahatı yaparak bu bölgelerdeki huzursuzluğa son verdi. 1863 de müfettiş olarak Bosna’da da başarılı oldu. Sahip Molla’nın başladığı Mukaddime-i İbn Haldun’u tamamladı. 1866 da ilmiye rütbesi vezarete çevrildi. Bir süre Haleb valiliğinde bulundu, sonra Divan-ı Ahkam-ı Adliye riyasetine getirildi. Dış ülkeler ile artan ticaret ve muamelat için Şer’iye mahkemelerinin yanı sıra Nizamiye mahkemelerinin tesisine çalıştı (1868), Mecelleyi hazırlayacak olan heyete başkan tayin edildi.
Ahmet Cevdet Bosna’da kaç yılında müfettişlik yapmıştır?
[ { "answer_start": 1642, "text": "1863" } ]
3,932
İktidarı ele geçiren İttihat ve Terakki, Mahmud Şevket Paşa'nın ölümünden sonra agresif bir tutum sergilemiş, İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra gözlemlenen çeşitli ve demokratik siyasî atmosferin yok olmasına sebep olmuştur. Modern Türk siyasî tarihinin ilk kanlı darbesi, darbelerin miladı gibi isimlerle anılan Bâb-ı Âli Baskını, Türkiye Cumhuriyeti'nde de süren bir darbe geleneğinin başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Türk siyasî hayatına hükûmet darbesi tabirini sokan baskın kimi yazarlar ve akademisyenlerce 2010 yılında ortaya çıkarılan Balyoz isimli darbe plânıyla içerik olarak ilişkilendirilmektedir. Ayrıca İttihat ve Terakki zihniyeti Türk siyasî lügatında baskıcı, vesayetçi ve antidemokratik bir yaklaşım tarzını temsil etmektedir. Akademisyen ve köşe yazarı Berat Özipek, sivil iktidarın bu zihniyete karşı duruşunun dönüm noktası olarak ise 60. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti'nin 2007 e-muhtırasını reddetmesi olarak kabul etmektedir.
Modern Türk siyasî tarihinin ilk kanlı darbesi, darbelerin miladı gibi isimlerle anılan Bâb-ı Âli Baskını, ne olarak kabul edilmektedir ?
[ { "answer_start": 335, "text": "Türkiye Cumhuriyeti'nde de süren bir darbe geleneğinin başlangıcı olarak" } ]
4,572
I. Süleyman '6 Kasım 1494, Trabzon - 7 Eylül 1566, Zigetvar', Osmanlı İmparatorluğu'nun onuncu padişahı ve 89. İslam halifesi. Batı'da Muhteşem Süleyman, Doğu'da ise adaletli yönetimine atfen Kanunî Sultan Süleyman olarak da bilinmektedir. 1520'den 1566'daki ölümüne kadar, yaklaşık 46 yıl boyunca padişahlık yapan ve 13 kez sefere çıkan I. Süleyman, saltanatının toplam 10 yıl 1 ayını seferlerde geçirmiştir.Süleyman böylece imparatorluğun hem en uzun süre görev yapan hem en çok sefere çıkan ve de en uzun süre sefer yapan Osmanlı Sultanı olmuştur. I. Süleyman 1520 yılında, babası I. Selim'in ölümünün ardından tahta çıktı. Batıda Belgrad, Rodos, Boğdan ve Macaristan'ın büyük kısmını imparatorluk topraklarına kattı. 1529 yılında Viyana'yı kuşatsa da çeşitli sebeplerden ötürü bu kuşatma başarısızlıkla sonuçlandı.Doğuda, Safevîlerle yapılan savaşlar sonrasında Irak'ı ele geçirdi ve Osmanlı sınırlarını İran'ın içlerine kadar genişletti. Mağrip'te imparatorluğun sınırları Fas'a kadar uzanırken; Osmanlı Donanması ise Akdeniz'den Kızıldeniz'e kadar olan sularda hakimiyet kurmuştu. I. Selim'den 6.557.000 km2 olarak devraldığı Osmanlı İmparatorluğu'nu, padişahlığı döneminde 14.893.000 km2'ye ulaştırdı.Zigetvar Kuşatması'nın sonlanmasından bir gün önce, 7 Eylül 1566 tarihinde hayatını kaybetti ve yerine oğlu II. Selim geçti.
Osmanlı Donanması nereye kadar genişledi?
[ { "answer_start": 1023, "text": "Akdeniz'den Kızıldeniz'e kadar" } ]
6,777
Çelebi ailesi aslen Kütahyalı olup, fetihten sonra İstanbul'a yerleşmiş, zaman zaman Kütahya'da da kalmışlardır. İstanbul'un Fethi sırasında Evliya Çelebi'nin dedesi Kara Ahmet Bey'in dedesi olan Yavuz Özbek (Er), Fatih Sultan Mehmed'in akıncılarından olup fetih ganimeti ile Unkapanı'nda yüz dükkân, bir cami ile beraber bir ev yaptırmıştır. Eski adıyla Sağrıcılar Camii olan bu cami Yavuz Sinan Camii'dir. Evliya Çelebi'nin dedesi Kara Ahmet Bey, Kütahya'daki evlerinin önündeki türbede medfundur. Babası Derviş Mehmed Zıllî,I. Süleyman'dan I. Ahmed’e kadarki padişahların kuyumcubaşılığında bulunmuş pek çok sefere katılmış, çok yaşlı iken vefat etmiştir. Annesi Abhaz'dır. Annesinin kardeşi Melek Ahmed Paşa'nın validesi olduğu için Melek Ahmed Paşa'nın himayesinde bulunmuştur. Amcası Firâki Abdurrahmân Çelebi'dir. Babası, annesi ve büyük annesi Beyoğlu'nda şimdiki Lohusa Sultan Türbesi yakınındaki Meyyit Mezarlığı'nda gömülüdür. Unesco tarafından doğumunun 400. yılı münasebetiyle 2011 yılı, Evliya Çelebi yılı ilan edilmiştir.
Evliya Çelebi'nin baba adı nedir?
[ { "answer_start": 507, "text": "Derviş Mehmed Zıllî" } ]
9,539
Künyesiyle beraber adı 'Muhammed bin Ömer bin Hüseyin bin Hüseyin bin Ali et-Teymî el-Bekrî'dir. Babası da büyük bir Horasan âlimiydi ve ilk eğitimini ondan aldı. Dinî ve fen bilimlerini zamanının ve şehrinin ünlü âlimlerinden aldı. Eğitimden sonra seyahat etmeye başladı. Harezm’de Mutezililerle, Herat’ta ise Kerramiyye mensuplarıyla tartışmalarda bulundu. Horasan'da Kutbeddin Muhammed tarafından ilgi gördü.
Fahreddin er-Râzî'yi din ve fen alanlarında eğiten kimdir?
[ { "answer_start": 187, "text": "zamanının ve şehrinin ünlü âlimleri" } ]
4,920
İlk geniş çaplı saldırı, II. Bayezid tarafından 1485 yılında yapıldı. Hem donanma, hem de kara orduları saldırıya katılmıştır. Saldırının komutanı, Karamanoğulları'nın beyi Karagöz Mehmet Paşa oldu. Kara askerleri ağırlıklı olarak eyalet askerlerinden 'tımarlı sipahiler ve azaplar' oluşuyordu.Ordunun ilk görevi, Kilikya çevresini alıp, Turgutlu ve Vaşak aşiretlerini susturmak oldu. Ordu, 9 Şubat 1486 tarihinde, Adana şehrinin hemen dışında Memlükler tarafından mağlup edildi. Bunu üzerine, Hersekli Ahmed Paşa komutasında yeniçeri ağırlıklı destek, İstanbul'dan yola çıktı.Ama bu desteğe rağmen, 15 Mart tarihinde ordu tekrar yenildi. Karagöz Mehmed savaş alanından kaçtı; ve Hersekli Ahmet Paşa esir alındı. Sonuç olarak, Kilikya Bölgesi tekrar Memlük kontrolüne girdi. 1487'de Osmanlı, Kapıkılu askeri ağırlıklı ikinci saldırısını yapar. Bu orduda, Dulkadiroğulları'ndan gelen destek de vardır.Bu ordu, Koca Davud Paşa tarafından idare edilmiştir. Bu saldırının amacı, Memlüklülere saldırı amacı gütmemektedir, sadece Turgutlu ve Vaşak aşiretlerinin çıkardığı isyan bastırılmıştır. Osmanlı'nın bu savaştaki en büyük çaptaki ve en son saldırısı 1488 yılında gerçekleşti. Hem karadan, hem de denizden saldırı gerçekleşti.Hersekli Ahmed Paşa esaretten kurtulduktan sonra, donanmanın başına geçti. Kara ordusu Rumeli Beylerbeyi Hadım Ali Paşa tarafından idare edildi. Saldırıya başlamadan önce, Osmanlılar Venedikliler'in Gazimağusa limanını kiralamak istedi. Ama Venedikliler bu teklifi reddetti. Hatta bunun üzerine, Venedikliler Kıbrıs'ı korumak için donanma bile gönderdi.Memlüklüler de İtalyan ülkelerden donanma yardımı istedi, ama onlarınki de reddedildi. Bunun üzerine, Osmanlı donanması İskenderun'a demirlemedi. Ama sonrasından çıkan bir fırtınadan dolayı, donanmanın çoğu battı, ve Osmanlı donanma desteğinden mahrum kaldı. Bu sırada, Kilikya'nın tamamına hakim oldu Osmanlı. Osmanlı donanmasının yok olması, Memlüklüler'in işine geldi ve Kiliya'ya doğru ilerlemeye başladı.26 Ağustos 1488 tarihinde, Adana'nın Ağaçarıyı mevkiinde iki ordu karşılaştı. Savaşta, Osmanlı ordusu sol kanatta ilerleme kaydetse de, sağ kanattan dağılması nedeniyle ordu geri çekilmek zorunda kaldı. Karaman'ın destek ordusu savaş alanından kaçtı. Osmanlı ordusu Karaman'a geri çekildi ve destek orduyu toplamaya başladı. Eyalet askerlerinin komutanlarının çoğu İstanbul'a çağrıldı ve Rumeli Hisarı'nda esir edildi.Bu sırada, Memlüklüler Adana'yı 3 ay boyunca kuşattı ve ele geçirdi. Bunun üzerine, Hersekli Ahmet Paşa Adana'ya yürüdü ve küçük bir zafer elde etti. Başarısına rağmen, Kilikya hala Memlüklüler'in elindeydi. Osmanlı'nın başarısızlığı üzerine, Osmanlı'ya bağlı Türkmen aşiretleri, Karaman'ın safına geçmeye başladı. Osmanlı'nın başarısızlığından cesaret aldıkları için Memlüklüler, karşı saldırıya geçti. Adana'dan Karaman Beyliği'ne doğru ilerlediler ve Kayseri'yi kuşattılar.Bunu gören Hersekli Ahmet Paşa, destek orduyla savunmaya geçti. Ancak, Memlüklüler kuşatmayı kaldırdı ve Adana'ya geri döndü.
Hersekli Ahmed Paşa ne zaman donanmanın başına geçti?
[ { "answer_start": 1245, "text": "esaretten kurtulduktan sonra" } ]
7,103
İbn Rüşd (; Künyesi Ebū'l-Velīd Muḥammed ibn Aḥmed ibn Muḥammed ibn Rüşd ابوالوليد محمد بن احمد بن محمد بن رشد; Latince: Averroes, d. 14 Nisan 1126 - ö. 10 Aralık 1198), Endülüslü-Arap felsefeci, hekim, fıkıhçı, matematikçi ve tıpçı. Kurtuba'da doğdu ve Marakeş, Fas'ta öldü. İbn Rüşd'e göre biricik filozof Aristo'ydu.
İbn Rüşd'ün doğum yeri neresidir?
[ { "answer_start": 234, "text": "Kurtuba'da " } ]
12,990
Halil İnalcık (7 Eylül 1916, İstanbul - 25 Temmuz 2016, Ankara) Türk tarih profesörü. Eserleriyle Osmanlı-Türk tarihine hem siyasî ve ekonomik konularda hem de kültür ve medeniyet tarihi alanında orijinal katkılarda bulunmuş bir bilim adamıdır. Tüm Balkan dillerine ve Arapçaya çevrilmiş olan "The Ottoman Empire The Classical Age 1300-1600" ve "An Economic and Social History of the Otoman Empire" gibi kitapları dünya üniversitelerinde başlıca ders kitabı olarak kullanılmaktadır. Tarih alanındaki üstün çalışmaları ve yetiştirdiği öğrenciler sebebiyle Şeyh-ûl Müverrihin (Tarihçilerin şeyhi) ve Tarihçilerin Kutbu gibi isimlerle de anılmıştır. İnalcık, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde 32 yıl hizmet verdikten sonra 1972 yılında Chicago Üniversitesi'nde Osmanlı Tarihi Kürsüsünü, 1993 yılında Bilkent Üniversitesi'nde Tarih Bölümünü kurmuştur.
Halil İnalcık Ankara Üniversitesi'nde kaç yıl görev almıştır?
[ { "answer_start": 715, "text": "32 yıl" } ]
9,713
1351 sonbaharında Fas'dan ayrıldı ve bir hafta sonra yolu üzerindeki son Fas şehri olan Sijilmasa'ya vardı. İlk kış karavanlarından birine yazılarak bir ay sonra Sahra'nın ortasındaki Taghaza şehrine geldi. Taghaza tuz üretiminin getirdiği zenginlikle ve Mali altınlarıyla dolu da olsa İbn Battuta'nın üzerinde pek iyi bir etki bırakmadı. Çölün en zor 500 kilometresini geçerek Mali'deki Walata şehrine ulaştı. Daha da güneybatıya ilerledi. Burada kendisinin Nil nehri olduğunu sandığı Nijer nehri kıyılarından geçerek Mali'nin başkentine vardı. Burada 1341'den beri kral olan Mansa Musa tarafından ona gösterilen misafirperverlikten şüphe duysa da yine de 8 ay kaldı. daha sonra Nijer nehrini yukarıya doğru çıkarak Timbuktu'ya geldi. Bu sıralarda Timbuktu sonraki iki yüzyılda ulaşacağı zenginliğe ve büyüklüğe henüz sahip olmadığından gözüne küçük ve önemsiz göründü ve bu yüzden fazla kalmayarak Fas'a doğru eve dönüş yoluna geçti. Yarı yolda da zaten Mağrib Sultanı'nın onu saraya çağırdığı haberini aldı. 1353 Aralık'ında Fas'a kesin olarak döndü.
8 ay sonrası İbn-i Batuta hangi şehire yol aldı?
[ { "answer_start": 717, "text": "Timbuktu" } ]
4,621
I. Süleyman'ın tahta geçmesinden kısa bir süre sonra Şam Beylerbeyi Canberdi Gazali, Süleyman'ın padişahlığını tanımadı ve kendi hükümdarlığını ilan ederek isyan başlattı. Merkezden gönderilen Ferhad Paşa komutasındaki birlikler, Zülkadriye Eyaleti'nde bulunan kuvvetler ve Şam'daki kuvvetlerin etkinlikleri sonucunda Şam yakınlarında 27 Ocak 1521 tarihinde yapılan Mastaba Muharebesi sonucunda Gazali'nin yenilmesi ve öldürülmesiyle isyan bastırıldı.Gazali'nin yerine Şam Beylerbeliği'ne Ayas Mehmed Paşa atandı. Aynı yılın sonunda ise doğu cephesinin merkezi halinde bulunan Diyarbakır’ın beylerbeyi Bıyıklı Mehmed Paşa’nın vefatı üzerine yerine Divane Hüsrev Paşa tayin edildi. Süleyman ilk seferini 18 Mayıs 1521'de, Macaristan Krallığı'nın yönetimindeki Belgrad üzerine yaptı. Çevresindeki Böğürdelen, Zemun ve Salankamen şehirlerinin alınmasının ardından 1 Ağustos günü kuşatılan şehir,29 Ağustos 1521 tarihinde teslim oldu. Avrupa'da gerçekleştirilebilecek fetih ve seferler için önemli bir merkez olan Belgrad'ın fethi hakkında Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nun İstanbul elçisi 'Belgrad'ın ele geçirilmesi, Macaristan Krallığı'nın çöküşüne sebep olan olayların başlangıcıydı.II.Lajos'un ölümü, Budin' in ele geçirilişi ve Erdel'in işgaliyle devam eden süreçte Macaristan İmparatorluğu yıkılmış ve diğer ülkeleri de benzer sonu yaşayacağına dair bir korku sarmıştı.' ifadelerini kullanmıştı.Ertesi yıl Süleyman, Hospitalier Şövalyeleri'nin bulunduğu Akdeniz'deki Rodos adasına karadan sefer düzenledi. Kuşatmaya katılacak olan Osmanlı Donanması ise Haziran 1522'de adanın 'Cem Bahçesi' körfezine demir attı.Süleyman'ın da arasında olduğu kara kuvvetleri, Marmaris'ten gemi yoluyla 28 Temmuz günü adaya geçti.Yaklaşık 100.000 kişi ve 400 gemiden oluşan Osmanlı ordusu, 6 aydan fazla süren kuşatma, 26 Aralık 1522'de şövalyelerin başı Philippe Villiers de L'Isle-Adam'ın teslim koşullarını kabul etmesi ve adanın hakimiyetinin Osmanlı İmparatorluğu'nun eline geçmesiyle sona erdi. Adada Hristiyan kimliğiyle yaşayan Cem Sultan'ın oğlu Murad ve Murad'ın oğulları boğduruldu, eşi ve iki kızı İstanbul'a gönderildi.Rodos'un alınmasının ardından şövalyelerin elinde bulunan Bodrum, Tahtalı ve Aydos kaleleri ile İstanköy ve Sömbeki adaları da alındı. Şubat 1523'te İstanbul'a dönüşünün ardından Süleyman, saltanatının ilk üç yılında görev yapan Sadrazam Pîrî Mehmed Paşa'yı emekliye ayırdı. 27 Haziran 1523 günü ise daha önce görülmemiş bir biçimde has odabaşısı İbrahim Ağa'yı sadrazam olarak atadı. Sadrazamlığa ek olarak kendisine Rumeli Eyaleti'nin yönetimini de verdi.Sadrazamlık yetkisinin kendisine verilmesini bekleyen ikinci vezir Ahmed Paşa, vali olarak atandığı Mısır'da 1524 yılı başlarında isyan çıkararak bağımsızlığını ilan etti. Ahmed Paşa'nın öldürülmesiyle isyan bastırıldı ve Sadrazam İbrahim Paşa, Mısır'ı düzene sokmakla görevlendirildi. Mart 1525'te, Süleyman Kâğıthane'de avlandığı sırada yeniçeriler şehirde ayaklanma başlattılar. Kısa sürede bastırılan ayaklanma sonrasında Yeniçeri Ağası Mustafa Ağa, kâhyası Kıran Bali ile reis-ül küttab Haydar idam edildi.Mısır'ı düzene koyan İbrahim Paşa ise 6 Eylül 1525 günü İstanbul'a döndü.Bu dönemde İstanbul'a gelen Fransa elçisi Jean Frangipani, 24 Şubat 1525'teki Pavia Muharebesi sonrası Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'na esir düşen Kral I. François için, kralın annesi Louise de Savoie'un ricası üzerine Süleyman'dan yardım istedi.Yazdığı mektupla yardım sözü veren Süleyman, iki devlet arasında anlaşma sağlanıp François serbest bırakılsa da Macaristan üzerine sefer gerçekleştirme kararı aldı.Macaristan üzerine önce Sadrazam İbrahim Paşa'yı gönderdi, 23 Nisan 1526'da ise Süleyman'ın önderliğindeki ordu Macaristan'a hareket etti.İbrahim Paşa komutasındaki kuvvetler, Petrovaradin ve İyluk şehirleriyle on bir kale ele geçirdikten sonra, Özek kalesini de aldı. Bosna beyleri de Sirem bölgesindeki bazı kaleleri ele geçirmişti. Macaristan Kralı II. Lajos'un liderliğindeki ordu ile Tuna kıyısındaki Mohaç düzlüğünde karşılaşan Osmanlı ordusu,29 Ağustos 1526 günü yapılan muharebeyi kazanarak Doğu Avrupa'daki Macar direncini kırdı.Lajos ise muharebeden kaçan bazı askerlerle birlikte bataklıkta boğularak hayatını kaybetti.Osmanlı ordusu yürüyüşüne devam ederek, 20 Eylül günü Budin'e girdi. Şehrin anahtarını alan ve yaklaşık on dört gün boyunca kral sarayında kalan Süleyman, dönüşte Segedin ve bazı şehirleri de alarak 21 Eylül'de Peşte'ye geçti ve Macaristan'ın başına Erdel Voyvodası János Zápolya'yı getirdi.Macaristan'ın Osmanlı İmparatorluğu'na bağlanması ve Fransa-Osmanlı ittifakıyla 5 Ekim 1526 tarihinde sona eren yedi aylık sefer sonrasında, 13 Kasım 1526 tarihinde İstanbul'da zafer alayı düzenlendi.Osmanlı ordusunun Macaristan'da olduğu 1526 Ağustos'unda, Safevîlerin desteğiyle Bozok'ta Baba Zünnun İsyanı baş gösterdi. Çevredeki bölgelere yayılmasının ardından 1527'de Diyarbekir Beylerbeyi Hüsrev Paşa ve Adana Sancak Beyi Pîrî Bey tarafından bastırıldı.1527'de Orta Anadolu'da yine Safevîlerin desteğiyle Kalender Çelebi İsyanı çıktı. Çevresindeki sancak beyleri ile eyalet beylerini mağlup etmesinin ardından isyanı bastırmak için Sadrazam İbrahim Paşa görevlendirildi. 1527'de Elbistan civarında yenilgiye uğratılan Kalender Çelebi, başı kesilerek idam edildi. Birkaç ay sonra İranlı Molla Kabız, vaazlarında İsa peygamberin bütün peygamberlerden üstün olduğu fikrini dile getirdiğinden Sünni ulemanın tepkisini çekti ve bu sebeple Kasım 1527'de dîvânda yargılandı.Ancak fikirlerinden vazgeçmeyen Molla Kabız idam edildi. Kutsal Roma İmparatoru V. Karl'ın kardeşi Avusturya Arşidükü Ferdinand, János Zápolya'nın krallığını tanımayarak kendini Macaristan kralı ilan etti. János Zápolya'nın kuvvetlerini yenilgiye uğratmasının ardından 20 Ağustos 1527 günü Budin'e girerken, Osmanlı İmparatorluğu'na vergi ödemesi karşılığında kendisinin Macaristan Kralı olarak tanınmasını istedi. Ancak bunu reddeden Süleyman 10 Mayıs 1529'da yeni bir sefere çıktı veSadrazam İbrahim Paşa'ya da serasker unvanı verdi.3 Eylül 1529'da Budin'e varan Osmanlı kuvvetleri şehri kuşattı. 7 Eylül günü Budin teslim oldu ve yönetimi tekrar János Zápolya'ya verildi.Hemen ardından Estergon'u almayı başaran Osmanlı ordusu, 23 Eylül 1529'da Avusturya topraklarına girmesinin ardından 27 Eylül günü Viyana'yı kuşattı. Ancak hava şartlarının elverişsizliği ve mühimmat bakımından kuşatma için hazırlıksız olunması sebepleriyle 16 Ekim günü kuşatma kaldırıldı ve ordu 16 Aralık 1529'da İstanbul'a döndü.
Yapılan seferlerden sonra I. Süleyman ne zaman İstanbul'a döndü?
[ { "answer_start": 2255, "text": "Şubat 1523'te" } ]
12,617
İbn el-Heysem aynı zamanda hem düşünür, hem matematikçi hem de deneyci idi. Deneyleri için kullandığı mercekler yardımıyla bir düzenek tasarladı. “Karanlık oda” üzerinde ilk kez matematiksel incelemelerde bulundu. Güneş tutulması sırasında güneş imgesinin yarımay şeklini bir pencere kepenginde oluşmuş küçük bir deliğin zıt yönündeki duvar üzerinde gözlemleyerek “karanlık oda”nın ilk denemesinde bulunmuştur. İbn el-Heysem, ışığı, atmosferin küresel sınırında yansımaya uğrayan bir tür ateş olarak nitelemiştir. “Alacakaranlık görüngüleri Üzerine Kitap” adlı yapıtının günümüzde yalnızca Latince çevirisi (Liber crepusculis) mevcuttur. Onun bu konudaki başka incelemeleri gökkuşağı, ışık halkalanması (hâle), küresel ve parabolik aynalar üzerinedir. Bunlar ve güneş tutulması ile gölge konularına ilişkin öteki kimi kitapları yüksek oranda matematiksel karakter taşımaktadır. Bu hesaplamalara dayanak olması için metalden aynalar yapmıştır. Işık ışınlarının hava ve su gibi farklı yoğunluktaki ortamlardan birinden diğerine geçerken kırılmaları konusunda açıklamalarda bulunmuş, bunlara dayanarak atmosfer tabakasının kalınlığını şaşılacak denli doğru hesaplayarak 15km.olduğu sonucuna varmıştır. Yalnız içbükey aynalarda görüntüyü büyütme ve güneş ışınlarını bir noktada toplama etkilerini incelemekle kalmamış, pertavsızlarla ve merceklerle de bu tür incelemeler yapmıştır. İlk olarak okunacak yazıları büyütmede kullanılan bir yüzü düz, öteki yüzü dışbükey bir mercek “okuma taşı” betimlemiştir. Işık ışınlarının su ve hava gibi saydam ortamlar boyunca kırılmasını incelerken suya daldırılmış yuvarlak dipli cam kaplarla oluşturduğu küre kesmeleriyle yürüttüğü deneylerinin ayrıntısında, büyüteçlerin kuramsal keşfine hemen hemen yaklaşmıştır. Bu buluş pratik olarak İtalya’da üç yüzyıl sonra gerçekleşmiş, kırılmaya ilişkin yasanın 1620’de Willebrord va Roijen Snell (Snellius) (1580-1626) ve Rene Descartes (Renatus Cartesius) (1596-1650) tarafından bulunması için ise altı yüzyıldan daha uzun bir süre geçmesi gerekmiştir. Snell, açıların trigonometrik sinüs değerleri yer aldığı için “sinüs yasası” diye de bilinen kırılma yasasını 1621 yılı dolayında ifade etmiştir. 13.yüzyılda Roger Bacon ve Ortaçağ batı dünyasının optikle ilgilenen başta Erazm Ciolek Vitellio (Witelo) (1225-1290) gibi öteki yazar ve araştırmacıları kendi optik çalışmalarında büyük ölçüde İbn el-Heysem’in bu ünlü eserine (Latincesi Opticae Thesaurus…) dayanmışlardır. Bu yapıt Leonardo da Vinci (1452-1519) ve Johannes Kepler’i (1571-1630) de etkilemiştir.
İbn-i Heysem'in “Alacakaranlık görüngüleri Üzerine Kitap” adlı yapıtının Latince çevirisinin adı nedir?
[ { "answer_start": 608, "text": "Liber crepusculis" } ]
11,290
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ) (TAI - Turkish Aerospace Industries, Inc.), Türkiye’de hava platformlarının tasarımı, geliştirilmesi, üretimi, tamamlanması, yenilenmesi ve satış sonrası hizmetleri alanlarındaki teknoloji merkezidir. Şirket dünyanın en büyük yolcu uçağı Airbus A380'e ve askeri nakliye uçağı Airbus A400M'ye parça üretmektedir. Ayrıca şirket 2013 yılında ilk uçuşunu gerçekleştiren Airbus A350'ye kanatçık üretmeye başlamıştır.
Airbus A350 ilk uçuşunu ne zaman gerçekleştirmiştir?
[ { "answer_start": 370, "text": "2013 " } ]
5,740
Osmanlı Beyliği, 1299'da resmen Osman Bey tarafından kuruldu. Osman Bey Osmanlı Beyliğinin ilk padişahı olan Türk hükümdar, dedesi Süleyman Şah babası ise Ertuğrul Gazidir.Halil İnalcık'a göre ise beylik 1302'de Yalovada gerçekleşen Koyunhisar Savaşı ile kurulmuştur. Osmanlı Beyliği Söğüt ilçesinde kurulmuştur.1302'de Bizans İmparatorluğu kuvvetleri, Osman Bey'i durdurmak için yola çıktı, Osmanlı Beyliği, Bizans İmparatorluğu ile yaptığı ilk savaş olarak kabul edilen Koyunhisar Savaşı kazananı oldu.1301 yılında Osman bey ve arkadaşları Yenişehiri fethetmiştir.Osmanlı İmparatorluğu en geniş sınırlarına 1683 yılında ulaşmıştır.Osmanlı Beyliği, Batı Anadolu bölgesinde ortaya çıkan beyliklerden biridir. Osmanlı beyliği Moğolların önünden Anadolu’ya doğru yönelen Oğuzların Kayı boyuna mensuptur.Türk devletleri içinde en uzun süre yaşayan ve en geniş sınırlara ulaşan devlet Osmanlı devletidir.1299 yılında Turgut Alp İnegöl kalesini kuşatmış ve bu kalenin Osmanlı beyliği eline geçmesini sağlamıştır.Osmanlı Beyliğinin 1299’da bağımsızlığını ilan etmesinin sebebi Anadolu'da ortaya çıkan otorite boşluğudur.
Osmanlı Beyliği ile Bizans İmparatorluğu arasında yapılan ilk savaş hangisidir?
[ { "answer_start": 472, "text": "Koyunhisar Savaşı" } ]
13,575
1940 yılında İstanbulda dünyaya geldi. Babası hukukçu Salehettin Ögelman, annesi öğretmen Vedya Özlem Ögelmandir. Ailesi, doğumundan kısa bir süre sonra Ankaraya yerleşti. Hakkı Ögelman, 10 yaşında İstanbulda Robert Koleje kaydoldu. Bu okulu bitirdikten sonra ABDnin Indiana eyaletindeki DePauw Üniversitesinde fizik alanında yükseköğrenim gördü. İlk evliliğini bu üniversitedeki arkadaşı Ivy White ile yaptı. Bu evlilikten Kenan ve Nedim adlı iki oğlu dünyaya geldi. Cornell Üniversitesinde devam ettiği doktora eğitimi sırasında gama ışını toplamak için tasarlanmış balonla atmosferin üst kısımlarına çıkarılarak veri toplayacak bir dedaktör yaptı. Prof. K. Greisen ve Dr. J. Delvaille yönetiminde yaptığı Search for Discrete Sources of High Energy Cosmic Gamma Rays başlıklı teziyle 1966da doktora derecesi aldı. Avustralyada Sidney Üniversitesinde post-doktora çalışması yaptıktan sonra aldığı bir üniversite bursu ile NASAnın ilk uzay uçuş merkezi olan Goddard Uzay Uçuş Merkezinde üç yıl çalıştı; pulsar, quasar, nötron yıldızı gibi uzay nesneleri hakkında öne gelen uzmanlardan biri oldu, çok sayıda makale yayımladı.
Hakkı Ögelman'nın ilk evliliğinden kaç oğlu doğmuştur?
[ { "answer_start": 446, "text": "iki" } ]
963
II. Ahmed, 25 Şubat 1643 tarihinde İstanbul'da doğmuştur, 51 yaşında 6 Şubat 1695 tarihinde Edirne'de ölmüştür. II. Ahmed, 21. Osmanlı padişahı ve 100. İslam halifesidir. II. Ahmed'in eşleri, Rabia Sultan ve Şayeste Sultan'dır. II. Ahmed'in çocukları; Şehzade Selim, Şehzade İbrahim, Atike Sultan, Hatice Sultan ve Asiye Sultan'dır. II. Ahmed'in babası Sultan İbrahim, annesi ise Hatice Muzazzez Sultan'dır. II. Ahmed'in saltanatı 22 Haziran 1691 tarihinde başlamış ve 6 Şubat 1695 tarihinde sona ermiştir. II. Ahmed'in saltanatı 4 yıl sürmüştür.
II. Ahmed kaçıncı Osmanlı padişahıdır?
[ { "answer_start": 123, "text": "21. Osmanlı padişahı" } ]
4,951
Osmanlı, kendilerine karşı başlatılması muhtemel Haçlı saldırılarını düşününce; Memlüklüler de savaşın ekonomilerini bozmasıyla başka saldırı olmadı savaşta. İki taraf, sonuçsuz savaşı sonlandırmak istiyordu. Böylece, Güney Toroslar Dağları'nın Gülek Geçitinde barış antlaşması imzaladılar. Savaş öncesi sınırları dönüldü.Gerçekte, hem karada hem de denizde Osmanlı üstün durumdaydı. Ancak savaşta, Memlüklüler'in iyi kale savunması ve süvari ordusunu iyi kullanması sonucu, Osmanlı karada fazla başarılı olmadı. Ayrıca Cem Sultan Olayı, Osmanlı'yı içten içe yıpratmıştı. Savaş sırasında, İspanya'daki son Arap devleti olan Ben-i Ahmer Devleti yıkıldı. Ben-i Ahmet Devleti Osmanlı'dan yardım istedi, ama Osmanlı savaşta olduğu için sınırlı sayıda destek gönderebildi.Hatta Osmanlı savaşta olmasaydı, belki de Ben-i Ahmer Devleti'nin çöküşünü engelleyebilirdi. Bu savaş, Memlüklüleri ekonomik krize soktu. Çünkü, bütün güçlerini Osmanlı'ya karşı kullanmışlardı. Sonra 1504-1517 yılları arasında yapılan Portekiz-Memlük Deniz Savaşı, Memlük ekonomisine son noktayı koydu. 1516 ve 1517 yıllarında Osmanlıyla yapılan Mercidabık Muharebesi ve Ridaniye Muharebesi sonucu, Memlük Devleti yıkıldı.
İspanya'daki son Arap devletinin adı nedir?
[ { "answer_start": 624, "text": "Ben-i Ahmer Devleti" } ]
13,496
Arap-İslam dünyasında en çok tanınan ve en önemli hastanelerden birisi de hiç kuşkusuz Kahire'de bulunan ve modern literatürde Kalâvûn hastanesi olarak isimlendirilen el-Maristan el-Kebîr el-Manşurî'dir. Kurucusu, Memlük Sultanı el-Melik el-Manşur Seyfeddîn Kalâvûn (dönemi 1279-1290)'dur. İnşasına, Şam'daki Bîmaristan en-Nurî'ye 1276 yılında yaptığı bir ziyaret sırasında bu binadan etkilenerek niyetlenmiştir. Kahire'de tahta çıkmasından beş yıl sonra, yani 1284 yılında inşaatı başlatmıştır.
Kalâvûn Hastanesi'nin kurucusu Seyfeddîn Kalâvûn Bîmaristan en-Nurî'yi hangi yılda ziyaret etmiştir?
[ { "answer_start": 331, "text": "1276" } ]
12,294
Prof. Dr. Sencer Ayata, siyasete 1970'li yıllarda CHP Gençlik Kolları, Özgür İnsan dergisi ve Sosyal Demokrasi Dernekleri Federasyonu çerçevesinde girmiş, sosyal demokrat düşünce ve örgütlenmeye katkı sağlamıştır. 1980 sonrası dönemde Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasi Araştırmalar Vakfı ve Sosyal Demokrasi Derneği gibi kuruluşlarda görev almıştır.
Sencer Ayata 1980 sonrası dönemde hangi kuruluşlarda çalışmıştır?
[ { "answer_start": 235, "text": "Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasi Araştırmalar Vakfı ve Sosyal Demokrasi Derneği" } ]
3,832
21 Temmuz 1912'de Ahmed Muhtar Paşa'nın sadrazamlığında partiler üstü bir hükûmet kurulmuştur. İçerisinde üç eski sadrazam bulunduğundan dolayı 'Büyük Kabine' adı verilen kabine içerisinde hiç İttihat ve Terakki üyesi olmaması sebebiyle yeni hükûmetin Meclis-i Mebusan'ı dağıtacağı dedikoduları baş göstermiştir. Temmuz 1912'de Halâskâr Zâbitân, Meclis-i Mebusan Başkanı Halil Bey'e bir tehdit mektubu göndererek meclisin 48 saat içerisinde dağılmasını istemiştir. İttihat ve Terakki çoğunluklu Meclis-i Mebusan bu tehdidi kınamıştır. Fakat Sadrazam Ahmed Muhtar Paşa, Meclis-i Âyan'dan geçirdiği yasanın sağladığı kolaylık ile 5 Ağustos 1912'de padişahın iradesiyle Meclis-i Mebusan'ın dağıtılmasını sağlamıştır. Meclisin dağıtılmasıyla birlikte sıkıyönetim ilan edilmiş, I. Balkan Savaşı'nın başlaması ve alınan kötü sonuçlar nedeniyle Ahmed Muhtar Paşa istifa etmiştir.
Meclisin dağıtılmasıyla birlikte sıkıyönetim ilan edilmiş, I. Balkan Savaşı'nın başlaması ve alınan kötü sonuçlar nedeniyle kim istifa etmiştir ?
[ { "answer_start": 838, "text": "Ahmed Muhtar Paşa" } ]
10,528
Projenin amacı, bağımsız çatışma zamanlarında devre dışı bırakılabilir mevcut yabancı sistemlerden, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne, barış, kriz ve askeri operasyonlar boyunca ihtiyaç duyabilecekleri konumlandırma ve zamanlama bilgilerini sağlamaktır. Proje Savunma Teknolojileri ve Mühendislik A.Ş. (STM) (Defence Technologies and Engineering Inc.) tarafından geliştirilen, Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nın bir bağlı ortaklığıdır. Şu anda proje fizibilite çalışmasının değerlendirilmesini içeren ilk aşamasında olmaktadır. Önümüzdeki birkaç yıl içinde beş askeri keşif ve yer gözlem uydularının üretilmesi ve uzaya fırlatılması planlanmaktadır.
Bölgesel Konumlama ve Zamanlama Sistemi Projesinin amacı nedir ?
[ { "answer_start": 195, "text": "konumlandırma ve zamanlama bilgilerini sağlamaktır" } ]
2,067
III. Selim, divan edebiyatındaki mahlasıyla İlhami, 24 Aralık 1761 tarihinde İstanbul'da doğmuştur, 28 Temmuz 1808 tarihinde İstanbul'da ölmüştür. III. Selim, 28. Osmanlı padişahı ve 107. İslam halifesidir. III. Selim'in babası 1774 yılında öldüğünde, III. Selim 13 yaşında olduğu için I. Abdülhamid tahta çıktı. I. Abdülhamid 7 Nisan 1789 tarihinde ölünce, III. Selim Avrupa'yı temelinden sarsacak olan Fransız Devrimi'nin eşiğinde tahta çıktı. III. Selim tahta çıktığında, Osmanlı Devleti hem Avusturya hem de Rusya'yla savaş halindeydi. 1792 yılında Avusturya'yla yapılan Ziştovi Antlaşması'yla ve 1792 yılında Rusya'yla yapılan Yaş Antlaşması ile savaşlar son buldu. Savaşların son bulması sebebiyle, III. Selim Osmanlı ordusunda yenilikler yapabildi. III. Selim, 1793 yılında Nizam-ı Cedid ordusunu kurdu. 1807 yılında Nizam-ı Cedid ordusunun kaldırılmasını isteyen yeniçeriler, Kabakçı Mustafa'nın önderliği altında ayaklandılar. III. Selim, Nizam-ı Cedid ordusunu dağıtmak ve 29 Mayıs 1807 tarihinde tahttan çekilmek zorunda kaldı. III. Selim'in yerine geçen IV. Mustafa, III. Selim'i kafese geri gönderdi. 28 Temmuz 1808 tarihinde III. Selim'i tekrar tahta çıkarmak amacıyla Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa saraya yaklaşırken, III. Selim padişah IV. Mustafa'nın emriyle boğduruldu. III. Selim ile III. Selim'i idam etmeye gelen yeniçeriler arasında büyük bir boğuşma geçtiği bilinmektedir. III. Selim'in cenazesi, Laleli Camii'nin avlusunda III. Mustafa Türbesi'ne defnedildi.
III. Selim ile kimler arasında büyük bir boğuşma geçtiği bilinmektedir?
[ { "answer_start": 1307, "text": "III. Selim'i idam etmeye gelen yeniçeriler" } ]
12,163
Erol Tümertekin’in bilimsel araştırmalarında en dikkati çeken tarafı kendisini İstanbul’a adamış olmasıdır. National Geographic Society’nin başkanı G.Grosvenor’ın “şehirlerin anlatacak çok şeyi vardır. Her blok ayrı bir araştırma alanı, bir arazidir” sözüne tam olarak uygun düşen çabalarında İstanbul’u, araştırmaları için, kendisine “arazi” olarak seçmiştir. Nitekim, 1960’lardan beri kendisine araştırma alanı, coğrafyacı terimiyle “arazi” olarak seçtiği İstanbul ile ilgili çeşitli coğrafi konularda 4 ayrı kitap ve 23 makale yayınlamıştır. Çalışmalarının, Türkiye dışında, Japonya’dan Polonya’ya, ABD’den Rusya’ya kadar çok sayıda ülkede ve tekrarlanan sayıda “citation” yapıldığı Türkiye’deki belki de tek coğrafyacı olduğu söylenebilir. Bunda, yapılan yayınların önemli bir bölümünün İngilizce ve Fransızca gibi yaygın yabancı dillerde ve “toplumsal coğrafya”, başka bir deyişle “beşeri coğrafya” alanında olmasının, dolayısıyla da bu konuda uluslararası platformdaki açığı kapatmasının rolü olmuştur. Yabancı dillerdeki yayınlarından başka, yayınlarının bir bölümü de zaten yabancı ülkelerdeki dergi ve “Reader”larda çıkmıştır.
Erol Tümertekin hangi dillerde yayın yapmıştır?
[ { "answer_start": 791, "text": "İngilizce ve Fransızca" } ]
996
II. Mustafa, lakabı Gazi, divan edebiyatındaki mahlası İkbâlî; 6 Şubat 1664 Edirne'de doğdu, 29 Aralık 1703'te İstanbul'da öldü. II. Mustafa 22. Osmanlı padişahı ve 101. İslam halifesidir. II. Mustafa'nın babası IV. Mehmed, annesi Emetullah Râbi'a Gülnûş Sultan'dır. II. Mustafa'nın saltanatı 6 Şubat 1695 tarihinde başlayıp, 22 Ağustos 1703 tarihinde bitmiştir. II. Mustafa'nın saltanatı 8 yıl sürmüştür. II. Mustafa'dan önceki padişah II. Ahmed, sonraki padişah ise III. Ahmed'dir. II. Mustafa'nın eşleri Âlicenâb Kadın, Afife Kadın, Hümaşah Kadın, Saliha Sultan, Şehsuvar Sultan, Hatice Kadın, Hanife Hatun ve Hafsa Sultan; çocukları ise I. Mahmut, Şehzade Mehmed, Şehzade Selim, Şehzade Murat, Şehzade Ahmed, III. Osman, Şehzade Hasan, Şehzade Hüseyin, Şehzade Ahmed, Atike Sultan, Büyük Ayşe Sultan, Emine Sultan, Safiye Sultan, Büyük Rukiye Sultan, Hatice Sultan, Fatma Sultan, Esma Sultan, Küçük Rukiye Sultan, Ümmügülsüm Sultan, Zeynep Sultan, Emetullah Sultan ve Küçük Ayşe Sultan'dır. II. Mustafa, Osmanlı padişahları arasında sefere çıkan son padişahtır. II. Mustafa 39 yaşında ölmüştür.
II. Mustafa nerede öldü?
[ { "answer_start": 111, "text": "İstanbul'da" } ]
12,780
Kutbeddin Şirazi alim gibi yaygın olmakla beraber, siyasi adam olarak da tanınmıştır. O, XIII yüzyılın 60'lı yıllarından itibaren sosyal-siyasi faaliyete başlamıştır. Filozof Maragada bilgisini geliştirdikten sonra hükümdarın emriyle Horasan'a ve başkenti İsfahan kenti olan Irak'ı ziyaret etmiştir. Burada bilim adamlarının hamisi, İsfahan hakimi Bahaddin Muhammed Cüveyni ile tanışmıştır. Kutbeddin Şirazi 1268 yılında Bağdat'a gitmiş, sonra Küçük Asya'ya yola düşmüştür. Orada ilgi karşılanarak devlet işlerinde çalışmış, bir süre Sivas ve Malatya'da gazi olmuş akademisyenlerle özellikle Celaleddin Rumi (1207-1273) ve Sadrettin Konevi (1210-1274) ile dost olmuştur. Ansiklopedik akademisyenin siyasi faaliyetleri Ahmet Han Takudar (1282-1284) zamanında genişletildi. O, hüküdarın emriyle Mısır'a Memlük Sultanı Mansur Seyfettin Kalaunun (1279-1290) yanına Büyükelçi olarak gönderilmiştir. Amcası Kemaleddin Abdüllah Kazaruni de onunla birlikte olmuştur.
Bahaddin Muhammed Cüveyni nerede hakimlik görevi yürütmüştür?
[ { "answer_start": 256, "text": "İsfahan" } ]
6,476
Sabit Ataman Aşıktır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Gezginci köy imamı olan babasıyla köyleri dolaştı. Babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan Eytam Mektebi’ne kaydoldu. Ancak mekteb IV. sınıfta iken lağvedildiğinden tekrar babasının yanına döndü. Köylerde hocalık yaptı. Bir rüya Dergah arşivi üzerine hocalığı bıraktı, saz çalmaya başladı, aşık oldu (1934). Bir müddet Cilavuz Köy Enstitüsü’nde bağlama hocalığı yaptı. Anadolu’nun muhtelif illerini gezdi, devrinin ünlü aşıklarıyla tanıştı. 1956 da şeker hastalığına tutuldu. Bir ara kör olma tehlikesi atlattı. Şeker hastalığından öldü. Müdami, Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkine (1966) katıldı ve birincilik aldı.Önceleri akrabası Aşık Üzeyir’in tesirinde kalan Müdami, daha sonra Yusufelili Huzuri Baba’yı pir tanıdı. Kuvvetli bir hikaye hafızasına sahip olan aşık, irticalen şiir söylemede de mahirdi. 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmak mümkündür. Bilhassa, bölgesinde ilgi gören tecnis türüne mühim yer vermiştir. Şiirlerinde çocukluğunda aldığı dini kültürün tesiri görülür, vatan ve millet sevgisi de geniş bir yer tutar.
Sabit Ataman babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan hangi okula kaydolmuştur?
[ { "answer_start": 149, "text": "Eytam Mektebi’ne" } ]
3,157
Rus İmparatorluğu 18. yüzyılda güçlenmiş ve zamanla kendisini Ortodoks dünyasının lideri ve koruyucusu olarak görmeye başlamıştı. Bu nedenle de Osmanlı Devleti'nin Balkanlarda yaşayan ve çoğunluğu Ortodoks olan Hristiyan vatandaşlarının haklarını korumak bahanesiyle İstanbul'daki elçileri vasıtasıyla Osmanlı hükûmetinden çeşitli taleplerde bulunmaya başladı. Nitekim 1853 yılında, Rusya'nın Kudüs topraklarındaki İsa'nın doğduğu kilisenin anahtar hakimiyetinin Ortodokslara verilmesi talebi Kırım Savaşı'na yol açtı. Bu savaş Birleşik Krallık ve Fransa'nın da müdahalesiyle Osmanlı zaferiyle sonuçlandı. Ama gene de Rusların istediği gibi, kilise de Ortodoks rahiplere de söz sahipliği verildi. Böylece Rusya, kendisini Ortodoksların sözcüsü olarak kabul ettirmişti, nitekim Ortodokslar da bundan hoşnuttu.
Rus İmparatorluğu ne zaman güçlenmiş ve zamanla kendisini Ortodoks dünyasının lideri ve koruyucusu olarak görmeye başlamıştı ?
[ { "answer_start": 18, "text": "18. yüzyılda" } ]
1,490
1612 yılında İstanbul'da doğan IV. Murad'ın, babası I. Ahmed, annesi Kösem Sultan'dır. IV. Murad, amcası I. Mustafa'nın akli dengesi yerinde olmadığı için tahttan indirilmesiyle henüz çok küçük yaşta olmasına rağmen annesi Kösem Sultan'ın tesiriyle tahta çıktı. 1623 yılında sultan olan IV.Murad, saltanatının ilk zamanlarında küçük yaşından ötürü annesinin etkisi altında kaldı. 9 yıl boyunca devrin olaylarında herhangi bir tesiri olmadı. IV. Murad, tahtın idaresini Sadrazam Recep Paşa'yı ve zorbalarını 1632 yılında ortadan kaldırdıktan sonra eline aldı. Devlet bu dönemde oldukça sıkıntı içindeydi; zira İstanbul'daki otorite boşluğu taşradaki idarecilerin kendi başlarına hareket etmesine yol açtığı gibi katledilen Sultan Osman'ın kanını dava etme iddiasıyla ortaya çıkan Erzurum ve çevresini hakimiyeti altına alan Abaza Paşa ciddi problemler oluşturdu. 1624 yılında Bağdat, Safevilerin eline geçti ancak geri almak IV. Murad'ın ilk hedefiydi. Bağdat'a gönderdiği paşa uzun çarpışmalar sonucunda bir şey elde edemedi fakat diğer taraftan Abaza Paşa teslim oldu ve padişahtan af diledi. 1630 yılında çıkılan ikinci Bağdat Seferi'nden de bir sonuç alınamadı. IV. Murad'ın saltanatının bu döneminde Avrupa Otuzyıl Savaşları'nın buhranı içindeydi ve mezhep problemleri Osmanlı topraklarında da kendini gösteriyordu. Osmanlı içindeki asayişsizlik had safhaya ulaşınca IV. Murad kendi otoritesini kurmak için harekete geçti. IV. Murad kendi otoritesini kurmak için öncelikli olarak zorbalaşan devlet adamlarını bertaraf etti, bunun için sert yöntemlere başvursada bu tavırları ile ancak emniyet ve asayiş sağlanabildi. 1623 yılında şehrin beşte birini kül eden yangına, Cibalikapısı dışındaki bir gemi kalafatçısının sebebiyet verdiği bilinmektedir. 1623 yılındaki yangın sebebiyle, pek çok ulema ve eşrafın konaklarındaki yazma eserler mahvolmuştu. 1623 yılındaki yangın birçok dedikoduya, kahvehanelerde ileri geri konuşmalara yol açtığından, kahve ve tütünü haram sayan Kadızade Mehmet Efendi'nin teşvikiyle, IV. Murad kahvehaneleri yeni bir yangın çıkar bahanesiyle yıktırdı ve tütünü yasakladı. IV. Murad, 1634 yılında İran Seferi'ne çıkmadan önce meyhaneleri yıktırarak, kahve ve tütünden sonra içkiyi de yasakladı. Bunun yanında IV. Murad şeyhülislam katline neden olan ilk padişah olmuştur.
IV. Murad, tahtın idaresini ne zaman eline aldı?
[ { "answer_start": 469, "text": "Sadrazam Recep Paşa'yı ve zorbalarını 1632 yılında ortadan kaldırdıktan sonra" } ]
4,833
Çaldıran Muharebesi ya da Çaldıran Meydan Muharebesi, Osmanlı padişahı I. Selim ile Safevi hükümdarı Şah İsmail arasında 23 Ağustos 1514'te, günümüzde İran sınırları içinde olan Maku şehri yakınında yer alan Çaldıran Ovası'nda yapılan savaş 'Volker Eida'e göre Van Gölü'nün hemen kuzeyindeki bir yer değil, bugün İran'ın sınırları içerisindeki Maku'ya biraz uzak bir yer.' Muharebe Osmanlı Ordusu'nun kesin zaferiyle sonuçlandı.Savaşın nedeni, özellikle uzun süredir Osmanlı Devleti'nin ve Safevi Tarikatı'nın arasında bulunan kötü ilişkilerden kaynaklanmaktadır. Osmanlı padişahı II. Bayezid, Şah İsmail'in babası Şeyh Haydar'ın ölüm '1488' haberini duyunca: 'Haydar'ın ölümünü işitmiş olmak sevincimi kat kat artırdı.' demiştir. Şeyh Haydar'ın takipçileri olan Kızılbaşlar'a ise 'Haydar'ın yolunu şaşırmış sürüsü, Allah onlara lânet etsin!' demiştir.Safevî şeyhlerinin Anadolu'da çok sayıda müritleri olduğu, bu müritlerin sıkça şeyhlerini ziyaret ettikleri, beraberinde hediyeler götürdükleri ve şeyhlerinden eğitim almak için İran'a gittikleri bilinmekteydi. Osmanlı Devleti Şah İsmail'in Kızılbaş inanışına sahip olmasını, Anadolu'da büyük bir taraftar kitlesine sahip olmasını ve üstelik komşu topraklarda yükselmesini büyük bir tehdit olarak görmüştür. Bu yüzden II. Bayezid,1501 yılında Safevi Devleti'nin kurulmasıyla Kızılbaşlar'ın İran'a gitmesini engellemeye çalışmıştır ve İran'a gittiği tespit edilen bütün Kızılbaşlar'ın idam edilmesini emretmiştir.Safevi hükümdarı Şah İsmail'in Kızılbaş inanışına sahip olması ve Anadolu'da büyük bir taraftar kitlesine sahip olması, Osmanlı Devleti tarafından bir tehlike olarak görülmüştür. Şii meşrebini sapıklık olarak görmüştür.1502 yılında II. Bayezid bu sebepten dolayı birçok Kızılbaşı Anadolu'dan Mora'ya 'Yunanistan' sürmüştür. Şah İsmail, 1501 yılında Tebriz'i aldıktan sonra, bir ordu gönderip Erzincan'ı da ele geçirmiştir. Bu bölge Osmanlıtopraklarına dahil olmadığı halde Şah İsmail'in eline geçmesi o dönemde Trabzon sancakbeyi olan Şehzade Selim'i fena kızdırmıştır. Ardından Şehzade Selim 1503 ve 1507-8 yıllarında iki defa Erzincan'ı ele geçirmeye çalışarak Safevi topraklarına saldırmıştır.Şehzade Selim'in son saldırısında, Şah İsmail'in silahları ve hazineleri de ele geçirilmiştir. Bunun üzerine Şah, Selim'e bir elçi gönderir, ama Şehzade Selim ele geçirdiklierinin iade edilmesini reddeder. Şah İsmail bu sefer II. Bayezid'e elçi gönderir. Elçinin barış ve dostluk içeren ifadelerle, Selim'in düşmanca olan tutumunu şikayet eder ve ele geçirilen silah ve hazinelerin iadesini talep eder. Osmanlı yönetimi, elçiye hürmetle davranır, ama şikayetini görmezden gelir.
II. Bayezid birçok Kızılbaşı Anadolu'dan nereye sürmüştür
[ { "answer_start": 1756, "text": "Mora'ya" } ]
13,415
Emin Mehmed Bey (d. 5 Haziran 1758 - ö. 23 Nisan 1809) Babası eski Sadrazam Emin Paşa'dır. 27 Ramazan 1171 (5 Haziran 1758) de doğdu. Alâiyeli Kadızade Mehmed, Karamânî Âbid, Çatalcalı Ahmed, Gelenbevî İsmail, Enver Efendi'lerden ilmi, heyeti ve edebiyatı, Tatarcık, Numan ve Benlizade'lerden nücum, istihrâc-ı düstur ve âlât-ı irtifâiye'yi ve Yesâri'den ta'lîk hattını öğrenmiş ve 1182 (1768/9) de ehliyetsiz olarak aldığı müderrisliğin, 1206 (1791/2) da Galata mollalığında hakkını ifa eylemiştir. Rebiülevvel 1210 (Eylül/Ekim 1795) da Edirne payesi, Rebiülâhir 1211 (Ekim 1796) de Mekke payesi ve Cemaziyelevvel 1215 (Eylül/Ekim 1800) de İstanbul kadısı olmuştur. Bitiminde Cemaziyelevvel 1216 (Eylül 1801) da Anadolu payesiyle taltif olunmuş, Zilhicce 1218 (Mart 1804) de 2. defa İstanbul kadısı olmuş ve Rebiülâhir 1220 (Temmuz 1805) de Anadolu kazaskeri olup ayrıldıktan sonra Receb 1223 (Eylül 1808) de Rumeli payesini almıştır. 8 Rebiülevvel 1224 (23 Nisan 1809)de öldü. Eyüp'te Cemaziyelevvel 1209 (Ocak 1795) de vefat eden annesi Hâfize Hanım yanına defnedilmiştir. Muhakkık, dindar, fakih, fazıldı. Oğlu, sudûrdan Abdülkadir Bey'dir.
Emin Mehmed Bey ne zaman vefat etmiştir?
[ { "answer_start": 936, "text": "8 Rebiülevvel 1224 (23 Nisan 1809)" } ]
5,683
10 Eylül 1509'da Memalik-i Rum adı verilen Amasya, Tokat, Sivas, Çorum ve çevresinden başlayıp 45 gün şiddetle devam eden depremde halk, 2 ay kadar çadırlarda yaşadı. Bu deprem, aynı şiddette İstanbul ve Edirne'de de meydana geldi. 14 Eylül 1509'da İstanbul, Osmanlı tarihinin kaydettiği en şiddetli depreme maruz kaldı. Küçük kıyamet 'Kıyamet - i Suğra' denilen bu depremde İstanbul'da 109 cami ve mescit ile bin 70 ev kullanılamaz hâle geldi.Halktan da 5 bin kadar insan yaşamını yitirdi. Binlerce insan yıkıntılar altında gömülü kaldı.Köpürmüş ve azgın bir hal almış olan deniz dalgaları, İstanbul ve Galata surlarını aşarak sokaklarda tufan meydana getirdi.Bu arada eski su bentleri de yıkıldı.Sultan II.Bayezid, sarayının duvarlarına güvenemediğinden bahçesinde gayet hafif ve tehlikesiz bir çadır kurdurarak orada 10 gün kadar ikamet etti. 45 gün kadar, aralıklarla devam eden bu deprem, İstanbul sakinlerini sürekli bir heyecan içinde yaşattı. Çorum halkının 3'te 2'si, şehirlerindeki toprak kaymaları yüzünden yarılıp açılan topraklar içinde hayatını kaybetti.Yine bu esnada Gelibolu istihkâmları da yıkıldı.Sultan II.Bayezid'in doğduğu şehir olan Dimetoka bir toprak yığını halini aldı. Sultan Bayezid, bu deprem nedeniyle devletin ikinci başkenti olan Edirne'ye gittiyse de İstanbul depreminden 15 gün sonra Edirne'de İstanbul'dakinin benzeri olan ve aynı şiddette bir deprem daha meydana geldi. Mimar Hayreddin, 15 gün içinde Padişah için Edirne'de ahşap bir ev yaptı. Padişah, bu ahşap evde ikamete başladı. Aynı sene Edirne'de yine benzer şiddette bir deprem daha oldu.Tunca Nehri taşarak ve yatağını da aşarak depremin yıkıntılarını kapladı. 3 gün geçit vermeyen Tunca'nın taşmasıyla da birçok insan öldü. Bundan sonra II. Bayezid İstanbul'un yeniden imarı için neler yapılması gerektiği konusunda ilgililerle bizzat toplantılarda bulundu. Toplantılar sonunda İstanbul'da yıkılan yerleri yeniden yapmak veya tamir etmek için 20 evden bir kişi ve ev başına 22'şer akçe toplandı.Bu şekilde Anadolu'dan 37 bin, Rumeli'den de 29 bin cerahor 'ücretli amele' çıkarılıp 3 bin kadar mimar ve marangoz getirildi.Bunlardan başka 'Yaya'lardan 8 bin, 'Müsellem'lerden de 3 bin kişi kireç yakmakla görevlendirildi. 29 Mart 1510'da başlayan imar faaliyetleri 65 günde sona erdi. Bu inşaat ve tamiratta, İstanbul surlarından başka Galata'daki mahzenler, Galata Kulesi, Kız Kulesi, Rumeli ve Anadolu hisarları ve fenerlikleri, Çekmece köprüleri ile Silivri kalesi gibi önemli yerler de vardı. Sultan II.Bayezid'in bu çabaları üzerine İstanbul kısa bir sürede adeta yeniden inşa edilmiş oldu. Bu inşaat, bütünüyle Mimar Hayreddin' in nezareti altında yapıldı.İnşaatın tamamlanmasından sonra hükümdarın emri üzerine 3 gün ve gece, fakirlere yemek dağıtıldı.
İmar faaliyetler ne zaman başladı?
[ { "answer_start": 2216, "text": "29 Mart 1510'da" } ]
1,420
IV. Mehmed, 1652 yılında mali durumu düzeltmesi için Tarhuncu Ahmet Paşa'yı sadrazam yaptı. Gereksiz giderleri azaltan ve tüm görevlilere vergi koyan Tarhuncu Ahmet Paşa devletin gelirini artırdı. Ancak Tarhuncu Ahmet Paşa rakipleri tarafından padişahın gözünden düşürüldü ve öldürtüldü. Tarhuncu Ahmet Paşa'nın ardından gelen sadrazamlar devlet işlerinin daha da bozulmasına neden oldular. IV. Mehmed döneminde askerlere para verilmediği için İstanbul'da ayaklanma çıktı. Ayaklananların padişaha verdikleri bir listedeki 30 devlet adamı ve saray ağası öldürtüldü ve cesetleri Sultanahmet Meydanı'nda bir çınar ağacına asıldı. 30 devlet adamı ve saray ağası öldürtülüp, cesetleri Sultanahmet Meydanı'nda bir çınar ağacına asıldı ve bu olaya Vaka-i Vakvakiye (Çınar olayı) denir. 1656 yılında Çanakkale boğazı önlerinde Venedik donanmasıyla yapılan savaşta Osmanlı donanması ağır bir yenilgi aldı ve Bozcaada ile Limni Venediklilerin eline geçti, ayrıca Çanakkale Boğazı kontrol altına alındı. Venedikliler, Çanakkale Boğazı'nı kontrol altına aldığı için İstanbul'da panik ortaya çıktı. 1656 yılında iç ve dış sorunlara çözüm bulmak üzere Turhan Sultan tarafından sadrazamlığa Köprülü Mehmet Paşa getirildi.
Hangi dönemde askerlere para verilmediği için ayaklanma çıktı?
[ { "answer_start": 391, "text": "IV. Mehmed döneminde" } ]
10,159
2001 yılında Petkim arıtma tesislerinde oluşan arıtma çamurları dahil, Türkiye'nin 81 ilinden toplanan çeşitli atıkların işlendiği sıvı ve katı atık giderme tesislerinin inşaatı montajı, 2002 yılında da tamamı bitirildi. 2003 yılında Çanakkale Plastik İşleme Fabrikası sökülerek Aliağa'ya taşındı. Aynı yıl sıvı ve katı atık yakma denemelerine başlandı. 2005 yılında son onbeş yılın en büyük ihracat sınırlarını aşan Petkim, 2006 yılında Buhar Üretim Ünitesi'nde fuel-oil’den doğal gaza dönüşüm çalışmalarına başladı. Yine 2006 yılında kurum, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standart and Poor’s ve Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumunun birlikte yaptığı araştırmaya göre Türkiye’nin en şeffaf 5 şirketi arasında yer aldı. 30.05.2008 tarihinde özelleştirilmesi tamamlanan şirkette halen %10 oranında kamu hissesi bulunmaktadır. Bu hisseyi SOCAR TURKEY 168 milyon 500 bin dolar bedelle satın almıştır.
2003 yılında sökülerek Aliağa'ya taşınan fabrika hangisidir?
[ { "answer_start": 234, "text": "Çanakkale Plastik İşleme Fabrikası sökülerek Aliağa'ya taşındı." } ]
11,772
Çengelhan Rahmi M. Koç Müzesi, Ankara'nın Altındağ ilçesinde bulunmaktadır. Ankara'nın ilk sanayi müzesidir. Ankara Kalesi'nin ana giriş kapısının karşısında, eskiden At Pazarı olarak bilinen mevkide yer alan Çengel Han adlı tarihi kervansarayda yer alır.
çengelhan rahmi m. koç müzesinin bulunduğu kervansarayın adı nedir
[ { "answer_start": 209, "text": "Çengel Han" } ]
11,454
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, kısaca TÜBİTAK, Türkiye'de bilim ve teknolojiyi teşvik etme, yönlendirme ve popülerleştirmeyi amaçlayan, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın "ilgili" kuruluşlarından olup özel hukuk hükümlerine tâbidir.
TÜBİTAK'ın amacı nedir?
[ { "answer_start": 125, "text": "popülerleştirme" } ]
1,852
III. Mehmed, divan edebiyatındaki mahlasıyla Adlî, 26 Mayıs 1566 tarihinde Manisa'da doğup, 21 Aralık 1603 tarihinde İstanbul'da ölmüştür. III. Mehmed 13. Osmanlı padişahı ve 92. İslam halifesidir. III. Mehmed'in saltanatı 16 Ocak 1595 tarihinde başlayıp, 21 Aralık 1603 tarihinde sona ermiştir. III. Mehmed sancaktan gelip, tahta çıkan son şehzadedir. III. Mehmed, I. Süleyman'dan 30 yıl sonra sefere çıkan ilk padişahtır. III. Mehmed'den önce gelen padişah III. Murad'dır. III. Mehmed'den sonra gelen padişah I. Ahmed'dir. III. Mehmed'in eşleri Halime Sultan ve Handan Sultan, çocukları ise Şehzade Selim, Şehzade Cihangir, Şehzade Mahmud, I. Ahmed, I. Mustafa'dır. III. Mehmed'in babası III. Murad, annesi ise Safiye Sultan'dır. III. Mehmed'in saltanatı 8 yıl sürmüştür. III. Mehmed 37 yaşında ölmüştür.
III. Mehmed kaçıncı İslam halifesidir?
[ { "answer_start": 175, "text": "92. İslam halifesidir" } ]
5,436
Fatih devrinde alınmaya çalışılmasına rağmen ele geçirilemeyen Güney Mora'daki önemli Venedik deniz üslerinin fethi ve Osmanlı tarihinin ilk açık deniz meydan savaşındaki zafer Osmanlılar için 16. yüzyılın başındaki güzel haberlerdi. Venedik'e ağır bir darbe vurmak isteğinde olan II. Bayezid denge politikası güdüyordu. Macaristan'la iyi geçinmeye çalışırken, aynı zamanda o zamanlar ayrı şehir devletleri hâlinde olan İtalya'nın zaten Venedikle arası iyi olmayan diğer şehir devletlerinin de Venedik'in yanında yer almaması için çaba sarfediyordu. Bu sıralarda Venedik' in Mora'da yer alan deniz üsleri İnebahtı'nın üzerinde Güney Mora'nın üç yarımadasının en batısında yer alan Modon, Koron ve Navarin limanları idi. Sultan II.Bayezid, Venedik seferine çıkmak üzere, 31 Mayıs 1499 günü İstanbul'dan ayrıldı. Donanmayı o sıralarda Venedik hâkimiyetinde olan Kıbrıs Adası'nın üzerine göndermek suretiyle, Kıbrıs'ın tehdit altında olduğu izlenimini verdirerek Venediklilerin kuvvetlerini dağıtmayı başarmıştı. Amiral Melchior Trevisano, Mora'daki Venedik üslerinin başkumandanı tayin edildi ve hummalı bir savunma hazırlığına başlandı. Sultan Vardar Yenicesi'ne geldi.Burada Rumeli Beylerbeyi Koca Mustafa Paşa, Venediklerin elindeki İnebahtı üzerine gönderildi. 1493'ten beri Kaptan-ı Derya'lık görevinde bulunan Küçük Davut Paşa Mora sularındaydı. 200 parçalık büyük Venedik Donanması Osmanlı Donanması'nı Mora sularından uzaklaştırmak maksadıyla Modon açıklarına gelmişti. Donanmanın başında Amiral Antonio Grimaldi vardı.Mora'nın güneybatı ucundaki Gallo Burnu'nun açıklarında iki dev Donanma karşı karşıya geldi.Donanmayı Hümayun'u Kemal Reis idare ediyordu. Sağ cenahın kumandanı Barak Reis amiral gemisini düşman gemilerinin arasına sürdü. Onlarca Venedik gemisi bu gemiyi indirmek için çalışıyorlardı.Düşman gemilerinin en yoğun olduğu bölgeye girip, gemideki barut deposunu ateşe veren Barak Reis, büyük bir patlamaya ve onlarca Venedik gemisinin infilakına neden oldu.Lakin kendisi ile birlikte 500 levent de ölenler arasındaydı. Bu hadisenin ardından taarruza geçen Osmanlı Donanması Venediklileri perişan etti.Sapienza Deniz Savaşı ismi ile tarihe geçen bu savaş Osmanlıların tarihte kazandıkları ilk açık deniz savaşıdır.Büyük kahramanlıklarından dolayı Sapienza adasına Barak Reis adası adı verildi.
Rumeli Beylerbeyi Koca Mustafa Paşa nereye gönderildi?
[ { "answer_start": 1212, "text": "Venediklerin elindeki İnebahtı üzerine" } ]
9,302
Emin Kansu Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1970 yılında “İhsan Doğramacı Üstün Başarı Ödülü” ile mezun oldu. ABD’de Philadelphia’daki Thomas Jefferson Üniversitesi’nde 1974’te iç hastalıkları uzmanlık eğitimini ve 1978’te hematoloji yandal uzmanlık eğitimini tamamladı. 1979 yılında Doçent , 1988 yılında Profesör unvanını aldı. 1982 yılından yakın geçmişe kadar Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Temel Onkoloji Anabilim Dalı kurucu Başkanlığı görevini yürütmüştür.Dr.Kansu, 1988-1992 yılları arasında Üniversitelerarası Kurul kontenjanından YÖK üyeliği ve 1992-1996 yılları arasında Avrupa Birliği ve Avrupa Bilim Komisyonu Etik Çalışma Grubu üyeliğini yapmıştır. 2002 yılında Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Enstitüsünde Hematopoietik Kök Hücre Nakli Ünitesi’ni kurmuştur.1979’da TÜBİTAK Teşvik Ödülü’nü, 1985’te Sedat Simavi Sağlık Bilimleri Ödülü’nü, 1987’de Eczacıbaşı Bilim Ödülü’nü ve 1997’de TÜBİTAK Bilim Ödülü’nü almıştır.TÜBA Asli üyesi ve TÜBİTAK Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu üyesidir. 1996 yılında Uluslararası Hematoloji Derneği Avrupa ve Afrika Bölümü (ISH-EAD) Genel Sekreteri olmuş, 2015 yılında da Derneğin başkanlığına seçilmiştir.Hematolojik malignansiler ve kök hücre transplantasyonu ile ilgilenmektedir.
Emin Kansu ne zaman Eczacıbaşı Bilim Ödülü’nü kazanmıştır?
[ { "answer_start": 876, "text": "1987" } ]
11,890
Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde iki dönem dekan olarak hizmet vermiş (1946-1948 ve 1952-1953) ve 1975 senesinde emekli olmuştur. Kurucu Meclis Millî Birlik Komitesi Temsilciliği (6 Ocak 1961 - 15 Ekim 1961) ile aynı mecliste 1961 Anayasası'nı hazırlayan komisyonun üyeliği ve kâtipliğini yapmıştır. Araştırma ve röportajları Cumhuriyet ve Milliyet gazetelerinde yayınlanmıştır.
Araştırma ve röportajları hangi gazetelerde yayınlanmıştır ?
[ { "answer_start": 361, "text": "Cumhuriyet ve Milliyet" } ]
1,872
III. Mehmed, divan edebiyatındaki mahlasıyla Adlî, 26 Mayıs 1566 tarihinde Manisa'da doğup, 21 Aralık 1603 tarihinde İstanbul'da ölmüştür. III. Mehmed 13. Osmanlı padişahı ve 92. İslam halifesidir. III. Mehmed'in saltanatı 16 Ocak 1595 tarihinde başlayıp, 21 Aralık 1603 tarihinde sona ermiştir. III. Mehmed sancaktan gelip, tahta çıkan son şehzadedir. III. Mehmed, I. Süleyman'dan 30 yıl sonra sefere çıkan ilk padişahtır. III. Mehmed'den önce gelen padişah III. Murad'dır. III. Mehmed'den sonra gelen padişah I. Ahmed'dir. III. Mehmed'in eşleri Halime Sultan ve Handan Sultan, çocukları ise Şehzade Selim, Şehzade Cihangir, Şehzade Mahmud, I. Ahmed, I. Mustafa'dır. III. Mehmed'in babası III. Murad, annesi ise Safiye Sultan'dır. III. Mehmed'in saltanatı 8 yıl sürmüştür. III. Mehmed 37 yaşında ölmüştür.
III. Mehmed'in çocukları kimlerdir?
[ { "answer_start": 593, "text": "Şehzade Selim, Şehzade Cihangir, Şehzade Mahmud, I. Ahmed, I. Mustafa'dır" } ]
2,997
Kırım Savaşı’nın ortaya çıkardığı durum, tarafları barış masasına oturmaya zorladı. Fransa, İngiltere ve Avusturya temsilcileri arasında 21 Şubat 1856 tarihinde ön görüşme yapıldı. Taraf devletlerin temsilcileri, 25 Şubat 1856 tarihinde Paris’te barış görüşmelerine resmen başladı. Antlaşma, toplam 34 madde halinde 30 Mart 1856 tarihinde imzalanırken, görüşmeler devam etti ve 16 Nisan tarihine kadar 21 oturum yapıldı. 27 Nisan 1856 tarihinde ise tasdiknâmelerin mübadelesi yapıldı. Barış görüşmeleri, ev sahibi Fransa’nın temsilcisi Kont Walewsky başkanlığında yürütüldü. Görüşmeleri Osmanlı Devleti adına Sadrazam Mehmed Emin Âlî Paşa ve Paris sefiri Mehmed Cemil Bey yürüttü. Ev sahibi Fransa’nın temsilcileri ise, Kont Florian Colonna Walewsky ve Baron Bourqueney oldu. İngiltere’den Lord Georg Clarendon ve Lord Cowley’in katıldığı görüşmelerde, Avusturya’yı Kont Boul ve Josef Alexander Hübner temsil etti. Rusya adına ise, Kont Aleksej F. Orlow ve Baron Filipp I. Brunnov barış görüşmelerine katıldı. Prusya temsilcileri Manteuffel ve Hatzfeldt olurken, Piyemonte Krallığı (Sardinye) ise Kont Cavour ve Marki Villamarina tarafından temsil edildi.
Taraf devletlerin temsilcileri, 25 Şubat 1856 tarihinde nerede barış görüşmelerine resmen başladı ?
[ { "answer_start": 237, "text": "Paris’te" } ]
624
I. Abdülhamid, 20 Mart 1725 tarihinde İstanbul'da doğmuştur, 7 Nisan 1789 tarihinde 64 yaşında İstanbul'da ölmüştür. I. Abdülhamid, 27. Osmanlı padişahı ve 106. İslam halifesidir. I. Abdülhamid'in babası III. Ahmed, annesi Rabia Şermi Kadın'dır. I. Abdülhamid'den önce gelen padişah III. Mustafa, I. Abdülhamid'den sonra gelen padişah III. Selim'dir. Sultan I. Abdülhamid, siyasî ve askerî ıslahatlara girişti. I. Abdülhamid, bugün İstanbul Teknik Üniversitesi olarak bilinen okulu kurup Yeniçeri Ocağı'na ve donanmaya yeni bir çehre kazandırmaya çalıştı. I. Abdülhamid, yeniçerilerin sayımını yaptırdı ve gereksiz yere fazla para alanları tespit ettirdi. Düzenleme faaliyetlerini yürüten Sadrazam Halil Hamit Paşa, menfaati bozulanlar tarafından padişaha şikâyet edildi. Sultan Abdülhamid'i devirerek onun yerine Selim'i tahta çıkarmak istediği suçlamasıyla yaptığı tüm olumlu çalışmalara rağmen Halil Hamit Paşa, Sultan I. Abdülhamid'in emriyle idam edildi. I. Abdülhamid, 1782 yılında İstanbul yangınında itfaiye çalışmalarına katılmasından dolayı halkın sevgi ve takdirini kazanmıştı.
Kimden önce gelen padişah III. Mustafa, I. Abdülhamid'den sonra gelen padişah III. Selim'dir?
[ { "answer_start": 246, "text": "I. Abdülhamid'den" } ]
4,483
I. Selim, bilinen adıyla Yavuz Sultan Selim 10 Ekim 1470 – 22 Eylül 1520, 9. Osmanlı padişahı ve 88. İslam halifesidir. Aynı zamanda ilk Türk İslam halifesi ve Hâdim'ul-Harameyn'uş-Şerifeyn 'Mekke ve Medine'nin Hizmetkârı' unvanına sahiptir. Babası II.Bayezid, annesi Gülbahar Hatun, eşi Ayşe Hafsa Sultan'dır. Tahtı devraldığında 2.375.000 km2 olan Osmanlı topraklarını 8 yıl gibi kısa bir sürede 2,5 kat büyütmüş ve ölümünde imparatorluk topraklarının 1.702.000 km2'si Avrupa'da, 1.905.000 km2'si Asya'da, 2.905.000 km2'si Afrika'da olmak üzere toplam 6.557.000 km2'ye çıkarmıştır. Padişahlığı döneminde Anadolu'da birlik sağlanmış; halifelik Mısır Memlükleri'ne bağlı Abbasiler'den Osmanlı Hanedanına geçmiştir. Ayrıca devrin en önemli iki ticaret yolu olan İpek ve Baharat Yolu'nu ele geçiren Osmanlı, bu sayede doğu ticaret yollarını tamamen kontrolü altına almıştır. Selim, tahta, babası II.Bayezid'e karşı darbe yaparak çıkmıştır. Şehzade Selim, tahta çıkmadan önce vali olarak Trabzon'da görev yapmıştır.Yavuz Sultan Selim'e kızını vermiş olan Kırım Hanı Mengli Giray, ona askeri destek sağlayarak tahta geçmesine yardım etmiştir. 1512'de tahta çıkan Sultan Selim, 22 Eylül 1520'de şarbon hastalığına bağlı olarak Aslan Pençesi 'Şirpençe' denilen bir çıban yüzünden henüz 49 yaşındayken vefat etti ve yerine oğlu Kanuni Sultan Süleyman geçti.Yavuz Sultan Selim'in türbesi İstanbul'un Fatih ilçesindedir. Aynı zamanda türbesinin yanında Tanzimat Dönemi padişahlarından Abdülmecid'in de türbesi bulunmaktadır.
Yavuz Sultan Selim tahta geçerken kimden destek almıştır?
[ { "answer_start": 1052, "text": "Kırım Hanı Mengli Giray" } ]
13,861
Burada söz konusu olan, günü 24 simetrik saate bölen, günümüze ulaşmış en eski su saatidir. Her saatin 4 er dakikaya (yani 15 bölüme) bölümlen-diği bir saat kadranında bu saatler okunabilir. Her dört dakikada küçük bir küre, her bir saatte ise büyük bir küre 24 pirinç kaseden birisine düşer ve bir ton oluşturur. 24 saat zarfında toplam 360 küçük ve 24 büyük küre kaselere ve oradan bir toplama haznesine düşer. Akustik sinyallere ilaveten, her saat başı, geçen zamana dair genel bir bakış veren ve uzaktan da görülebilen ahşap kapılardan birisi kapanır. Düzenek, dökülen su aracılığıyla harekete geçirilir. Bu su, ipli makaralar vasıtasıyla işleyen bütün kısımların bağlantıda olduğu bir şamandırayı aşağı indirir. Düzenli akış, tam olarak basınç ayarlayan bir cihaz vasıtasıyla sağlanır. Çok akıllıca düşünülmüş, şaşırtıcı derecede geliştirilmiş bir teknik, her iki arabanın şamandıranın alçalma yönünün aksine hareket etmesini temin eder.
fas su saatinin iç düzeneği ne ile harekete geçirilir?
[ { "answer_start": 656, "text": "dökülen su " } ]
12,987
Halil İnalcık (7 Eylül 1916, İstanbul - 25 Temmuz 2016, Ankara) Türk tarih profesörü. Eserleriyle Osmanlı-Türk tarihine hem siyasî ve ekonomik konularda hem de kültür ve medeniyet tarihi alanında orijinal katkılarda bulunmuş bir bilim adamıdır. Tüm Balkan dillerine ve Arapçaya çevrilmiş olan "The Ottoman Empire The Classical Age 1300-1600" ve "An Economic and Social History of the Otoman Empire" gibi kitapları dünya üniversitelerinde başlıca ders kitabı olarak kullanılmaktadır. Tarih alanındaki üstün çalışmaları ve yetiştirdiği öğrenciler sebebiyle Şeyh-ûl Müverrihin (Tarihçilerin şeyhi) ve Tarihçilerin Kutbu gibi isimlerle de anılmıştır. İnalcık, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde 32 yıl hizmet verdikten sonra 1972 yılında Chicago Üniversitesi'nde Osmanlı Tarihi Kürsüsünü, 1993 yılında Bilkent Üniversitesi'nde Tarih Bölümünü kurmuştur.
Halil İnalcık'ın eserleri Osmanlı-Türk tarihine hangi alanlarda katkı sağlamıştır?
[ { "answer_start": 123, "text": "hem siyasî ve ekonomik konularda hem de kültür ve medeniyet tarihi alanında" } ]
4,031
Trablusgarp Savaşı öncesinde Osmanlı Devleti çok büyük iç ve dış karışıklıklar içerisindeydi. 23 Temmuz 1908'de Meşrutiyet ikinci defa ilan edilmiş ve II. Abdülhamit 24 Temmuz 1908'de anayasayı yeniden yürürlüğe koymuştu. 5 Ekim 1908'de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Bosna Vilayeti'ni işgal etmiş aynı gün Bulgaristan prensi de İstanbul'a telgraf çekerek bağımsızlığını ve krallığını ilan etmişti. Avusturya, Sırplara karşı Bulgarları destekliyordu ve Bulgaristan ile Avusturya eş zamanlı darbeler için anlaşmaya varmışlardı. Bu iki önemli toprak parçasının resmen elden çıkması İttihat ve Terakki'nin prestijini büyük ölçüde sarsmıştı. Bosna-Hersek ve Bulgaristan'dan sonra Osmanlı Devleti'nin üçüncü sorunu da Girit oldu. Girit'in zaten bu tarihte Osmanlı Devleti ile pek bir bağlantısı kalmamıştı. Fakat ada, hukuken Osmanlı toprağı olarak görünüyordu. Bosna-Hersek krizi sırasında Girit Rumları da harekete geçerek adayı Yunanistan Krallığı'na ilhak ettiklerini ilan ettiler. Fakat bu Avrupa Devletleri tarafından kabul edilmedi.Gelişen iç ve dış olaylar, İttihat ve Terakki'ye karşı bir muhalefetin olgunlaşmasına ve 13 Nisan 1909'da başlayan olayların bir irtica hareketi şeklinde patlak vermesine neden oldu. İstanbul'daki gerici ayaklanma Rumeli'deki İttihat ve Terakki şubelerinde ve ordu içinde Meşrutiyetin tehlikede olduğu düşüncesini uyandırdı. Bunun üzerine, 3. Ordu Komutanı Mahmut Şevket Paşa'nın Hareket Ordusu adındaki bir orduyu İstanbul'a göndermesiyle ayaklanma bastırıldı. Tehlike böylece önlenmiş oldu. Meclis, 27 Nisan 1909'da II. Abdülhamit'in tahttan indirilmesine karar verdi. Yerine kardeşi Mehmet Reşat padişah oldu. Bundan sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti, ülke yönetimini kesin olarak eline aldı.
II. Abdülhamit ne zaman anayasayı yeniden yürürlüğe koymuştu ?
[ { "answer_start": 166, "text": "24 Temmuz 1908'de" } ]
13,701
Kaynaklarda doğum tarihi ve yeri hakkında kesin bilgi bulunmamaktadır. İbrahim el-Mevsılî'nin ya da Abbasi halifesinin siyahi kölesi olduğu rivayet edilir. İran kökenli olduğunu söyleyenlerin yanında siyahî oluşu sebebiyle Afrika kökenli olacağının daha güçlü olduğu söylenir. Arap veya Kürt olduğuna dair çeşitli iddialar vardır.
Ziryab'ın kimin siyahi kölesi olduğu rivayet edilir?
[ { "answer_start": 71, "text": "İbrahim el-Mevsılî'nin ya da Abbasi halifesinin" } ]
7,919
Yunus Söylet (d. 16 Kasım 1956, İstanbul), Türk akademisyen, tıp profesörü, eski İstanbul Üniversitesi rektörü ve eski YÖK üyesi. Sıcak Yuva Vakfı'nın eski yönetim kurulu başkanı. Prof. Dr. Yunus Söylet, Rumeli Yönetici ve İş Adamları Derneği'nin (RUYİAD) üyesidir. 1956'da İstanbul'da doğan Yunus Söylet, ilkokula 1962'te girdiği Aksaray'daki Mahmudiye İlkokulu'nda başladı. 1967'de mezun olan Söylet, ortaöğrenimini ise İstanbul Erkek Lisesi'nde 1974 yılında tamamladı. Yükseköğrenimini yapmak için aynı yıl girdiği İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden 1980 yılında mezun oldu. Öğrencilik döneminde 1977 - 1979 yılları arasında öğrenim amacıyla birçok kez İsviçre'ye giderek, burada Winterthur, Aarau, Frauenfeld kantonlarındaki kliniklerde bulundu. Mezuniyetinin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne geçen Söylet, 1982'ye dek genel cerrahi kliniğinde uzmanlık öğrencisi olarak görev yaptı. Daha sonra çocuk cerrahisi kliniğine geçti ve 1986 yılında burada çocuk cerrahisi uzmanı oldu. Uzmanlığının ardından aynı klinikte 1987'ye kadar araştırma görevlisi olarak görev yapan Söylet, aynı yıl üniversiteden görevli olarak Almanya'nın Köln kentine gitti. Buradaki çocuk hastanesinde çocuk cerrahisi kliniği asistanı olarak yaklaşık 11 ay çalıştı. 1988'de Türkiye'deki görevine geri döndü ve 1990'da çocuk cerrahisi doçenti oldu. 1990 - 1991 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin çocuk cerrahisi kliniğinde tabip asteğmen olarak görev yaptı. 1992'de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği'nde doçent kadrosunda öğretim üyeliğine başladı. 1994'te aynı klinikteki çocuk ürolojisi bilim dalında öğretim üyesi olan Söylet, 1996'da da bu klinikte profesör oldu. Mesleki ilgi alanları pediatrik üroloji, laparoskopik cerrahi, işeme disfonksiyonları olan Prof. Dr. Yunus Söylet, 2002 - 2005 yılları arasında da İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı başkanı olarak görev yaptı. Pek çok dernekte çeşitli pozisyonlarda görev yapan Söylet'in yaptığı yönetimsel ve bilimsel görevler arasında; Türk Çocuk Ürolojisi Derneği başkanlığı, Hekim Hakları Derneği kurucu başkanlığı, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeliği, Sıcak Yuva Vakfı kurucu üyeliği, Yönetim Kurulu başkanlığı, Türkiye Hemofili Derneği Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyeliği, Türkiye Çocuk Cerrahisi Derneği Yeterlilik Kurulu üyeliği, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Akreditasyon Çalışmaları Yürütme Kurulu üyeliği, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Doğum Öncesi Saptanan Anomaliler Konseyi üyeliği ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Multidisipliner Spina Bifida Polikliniği Komisyonu sekreterliği bulunmaktadır. Ayrıca Prof. Dr. Yunus Söylet 30 Nisan 2004'te Alman Çocuk Cerrahisi Derneği üyesi olmuştur. 5 Eylül 2009 tarihinde Alman Çocuk Cerrahisi Derneği tarafından 'onur üyeliği'ne layık görülen ilk Türk olarak bu ödülü almıştır. 7 Aralık 2012 tarihinde Makedonya, Üsküp'te bulunan Ss. Cyril and Methodius University of Skopje tarafından fahri doktora unvanına layık görülmüştür. Ss. Cyril and Methodius Üniversitesi Rektörü Prof. Velimir Stojkovski, 7 Aralık 2012 tarihinde düzenlenen fahri doktora töreninde İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet'e cübbesini giydirdi ve fahri doktora diplomasını takdim etti. 28 Mayıs 2014 tarihinde Sofya'da bulunan Bulgar Bilimler Akademisi tarafından fahri doktoraya layık görülerek bu akademiden fahri doktora alan ilk Türk bilim adamı oldu. Prof. Dr. Yunus Söylet, düzenlenen törende Fahri Doktora Belgesi'ni Bulgar Bilimler Akademisi Başkanı Acad. Stefan Vodenicharov'dan aldı.
Yunus Söylet doçent kadrosunda öğretim üyeliğine ne zaman başlamıştır?
[ { "answer_start": 1488, "text": "1992'de" } ]
7,138
Havâdisü'd-Duhûr fî Mede'l-Eyyâm ve'ş-Şuhûr,1436 yılından sonraki olayları kapsayan eserdir. Bu eserde de Nil’in akış rejimi ve gündelik hayata dair bazı bilgilere yer verilmiştir. İstanbul kütüphanelerindeki tek yazması Ayasofya Kütüpahnesi’ndedir. el-Menhelü's-Sâfî ve'l-Müstevfî Ba‘de'l-Vâfî, Safedî'nin “el-Vâfî bi'l-Vefeyât”ına zeyl olarak yazılmış yedi ciltlik eserdir; son cildi “Kitabü’l-Künâ” adıyla bilinir. 1252’den 1458 yılına kadar yaşayan 3000'e yakın sultan, emîr,âlim, şair ve sahalarında meşhur olan kişinin hal tercümeleri alfabetik olarak yer alır. Biyografisi verilenler arasında bazı kadınlar da vardır. Eserin bir nüshası, Topkapı Sarayı Kütüphanesi’ndedir. Mevridü'l-Letâfe fî men Veliye's-Saltana ve'l-Hilâfe, halifelik ve sultanlık yapmış olan 143 şahsın hal tercümesini içine alır. İstanbul kütüphanelerinde çeşitli yazmaları bulunur.
el-Menhelü's-Sâfî ve'l-Müstevfî Ba‘de'l-Vâfî kaç ciltlik bir eserdir?
[ { "answer_start": 356, "text": "yedi ciltlik eserdir" } ]
7,958
Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı.
Ortaçağ İslam dünyasında bilim denilince akla gelen nedir?
[ { "answer_start": 32, "text": "İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim." } ]
3,451
1878 yılına girildiğinde Ruslar Plevne Savunması'nı kırmış, İstanbul'a doğru ilerlemeye başlamışlardı. Rusların İstanbul'a varana kadar önünü kesecek hiçbir ciddi Osmanlı savunma birlikleri bulunmuyordu. İstanbul'un işgal edilmesinden korkan Osmanlı Devleti, 31 Ocak 1878 tarihinde Rusya'ya ateşkes teklifinde bulundu. Bu arada Osmanlı'nın bu zayıf durumundan istifade eden Rus desteğiyle Yunanistan savunmasız durumdaki Teselya bölgesini işgal etti. Durum Osmanlı için faciaydı; bütün Bulgaristan, Kuzey Yunanistan, Makedonya, Sırbistan bölgeleri ile Edirne Rusya ve müttefiklerinin elindeydi. Ateşkes teklifi, Rusya tarafından kabul edildi. Fakat Rus kuvvetleri İstanbul'a doğru ilerlemeye devam ettiler. Tekirdağ, Çorlu Rus birliklerince işgal edildi. Nihayetinde Rus ordusu İstanbul'a da girdi. Balkanlarda Ruslara direnecek düzenli bir ordusu kalmayan Osmanlı İmparatorluğu yıkılma tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Kuleli Askeri Lisesi tahliye edildi, İstanbul'da olağanüstü önlemler alınıyordu. Doğu cephesindeki başarıları sonrası buradan acilen İstanbul'daki Osmanlı Ordusunun komutanlığa getirilen Ahmet Muhtar Paşa, Yeşilköy'de Ruslara karşı elinde kalan son kuvvetleri bir araya getirip, son bir savunma hattı daha kurmaya uğraşıyordu. Avrupa ülkeleri ise Rusların bu başarısından hoşnut değildi. Birleşik Krallık, Rusların ilerlemesini durdurmak için İstanbul boğazına filosunu gönderdi. Rusya'ya verdiği bir nota ile Paris Antlaşması hükümlerince Rusların İstanbul'u işgal etmeleri halinde müdahale etme hakları bulunduğunu bildirdi.
Bu arada Osmanlı'nın bu zayıf durumundan istifade eden Rus desteğiyle Yunanistan savunmasız durumdaki nereyi işgal etti ?
[ { "answer_start": 421, "text": "Teselya bölgesini" } ]
5,192
22 Aralık 1574 'Ramazan ayı' Çarşamba sabahı, Osmanlı mülkünü devralır almaz fetva ile ilk iş olarak 5 kardeşini boğdurmuştur. Osmanlı Devleti, Lehistan yönetimine hakim olmakla Avusturya'ya komşu olan iki müttefik elde etmiş olacaktı. Fransızlarla Kanuni döneminde iyi ilişkiler kurulmuştu.Fakat Fransız tahtının boşalması ile Lehistan'da iktidar boşluğu oluştu. III. Murad'ın isteği ile Erdel Beyi Bathary, Lehistan kralı oldu. Lehistan ile yapılan anlaşmalar sonucu kuzey sınırı güvenli hale getirildi. III. Murad tahta geçtiğinde Kuzey Afrika kıyılarından sadece Fas Osmanlı topraklarına katılmamıştı.1578 yılında Ramazan Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri Fas'ı ele geçirerek bölgedeki Portekiz gücünü kırdılar. 1584 yılında bir Yeniçeri isyanında öldürülen Trablusgarp Valisi Ramazan Paşa'nın ailesini İstanbul'a getiren gemiye Kefalonya açıklarında Venedik gemileriyle saldırı düzenlenmesi sonucunda Venedik ile uzun süredir devam eden barış sona erdi.Venedik senatosuna bir ültimatom gönderen III. Murad, Ramazan Paşa'nın ailesini ve mallarını Preveze'ye getirtmeyi başardı. Venedik'in de barışı korumak istemesi üzerine iki devlet arasındaki mesele çözüldü. III. Murad zamanında Ceneviz, Venedik ve Fransızlara verilen kapitülasyonlar ile ticaret gemileri Osmanlı limanlarında ticaret yapma hakkına sahiptiler.1583'te İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth bir elçi göndererek aynı imtiyazlardan faydalanmak istediğini belirtti. Venedik ve Ceneviz haricindeki kapitülasyonu olmayan devletlerin tüccarı, Fransız bayrağıyla Osmanlı limanlarına geliyordu. 1572'daki Bartalameos Katliamı yüzünden Katoliklerden yüz çevirmeye başlayan Osmanlı hükumeti, Papa'nın koyduğu stratejik harp malzemesi ambargosunu kırabilmek için Protestan olan İngiltere'ye yakınlaştı.Böylece Akdeniz'de İngiliz-Fransız rekabeti başlamış oldu. Bu rekabetten Osmanlı Devleti de birçok siyasi menfaat kazanmış oldu. Şah I. Tahmasb'ın oğlu Şah II. İsmail, Osmanlı Devleti ve Safevi Devleti arasındaki barış antlaşmalarına riâyet etmemiş ve Osmanlı'ya bağlı bazı Emirleri kendi tarafına çekmeyi başarmıştı. Osmanlı hükûmeti Van Beylerbeyine talimat vererek orada huzurun sağlanmasını istemişti.Safeviler'in Luristan valisinin Osmanlı devletine sığınması zaten gergin olan ilişkileri daha da kötüleştirdi. Bu arada Şah II. İsmail ölmüş, Safevi Hanedanlığı'nda taht kavgaları başlamıştı. Bu durumdan yararlanmak isteyen Van Beylerbeyi, Safeviler'e saldırdı. İlk Safevi savaşı on iki yıl '1577 - 1589' sürdü. Özdemiroğlu Osman Paşa komutasındaki Osmanlı birlikleri Safevi kuvvetlerini Çıldır'da yendi.Bu savaştan sonra tüm Gürcistan fethedildi. 1578'de Tiflis, Osmanlı vilayeti durumuna getirildi. Aynı yıl Şirvan da Meşaleler Muharebesi ile Osmanlı topraklarına katıldı. Bu gelişmeler üzerine Safeviler barış istemek zorunda kaldı. 21 Mart 1590 tarihinde Ferhat Paşa Antlaşması 'İstanbul Antlaşması' imzalandı. Bu antlaşmaya göre Kars, Tebriz, Tiflis, Gence ve Şehrizur Osmanlı Devleti'nde kalacaktı.Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti doğuda en geniş sınırlarına ulaşmış oluyordu. 1590'da Avusturya ile yapılan 8 yıllık barış antlaşması 1593 yılında, Telli Hasan Paşa'nın başıbozukların oluşturduğu Uskokların üzerine yürümesini savaş sebebi sayan Avusturya ile bozuldu. Avusturya İmparatoru II. Rudolf ödemekte olduğu vergiyi vermediği gibi Eflak, Erdel ve Boğdan beylerini de isyana teşvik etti.Telli Hasan Paşa Hırvatistan sınırındaki Siska kalesini kuşatma altında aldı. Ancak burada yapılan savaşta Hasan Paşa ve binlerce askerle birlikte Hersek Sancakbeyi de şehit düştü. Bunun üzerine Sinan Paşa'nın ısrarıyla 1593 yılında Avusturya'ya savaş ilan edildi. Savaş devam ederken 16 Ocak 1595'te III. Murad İstanbul'da felç geçirerek vefat etti. Cenazesi Ayasofya Camii avlusuna defnedildi.Takîyüddin tarafından 1577'de kurulan Tophane Rasathanesini 1580 yılında yıktırmıştır.
Şirvan hangi muharebe ile Osmanlı'ya katıldı?
[ { "answer_start": 2688, "text": "Meşaleler Muharebesi" } ]
2,672
Bu bağlamda gelişen Osmanlı-Rusya gerginliği, Birleşik Krallık başta olmak üzere Avrupa devletlerinin de ilgisini çekmekte gecikmedi. Birleşik Krallık hükümeti, 1853'te yaşanan gerilim sırasında Rusya'ya karşı Osmanlı Devleti'ni destekleme politikasını benimsedi. Bu tercih, Osmanlı Devleti'ne destek olma isteğinin ötesinde, Avrupa'daki güç dengelerini yeniden tanımlama amacı taşıyordu. Avusturya İmparatorluğu'na karşı 1848 yılında başlayan Macar ayaklanmasının Rusya'nın yardımıyla kanlı bir şekilde bastırılması, bu dönemde Rusya'nın Avrupa'da artan bir şekilde güç kazanmasının göstergesi olarak yorumlanmıştı. Birleşik Krallık, bu ve benzer nedenlerle Avrupa'daki güç dengesinin kendi aleyhine bozulmasını engellemek istiyor, bu amaç doğrultusunda Rusya'nın güçlenmesinin önüne geçmeye çabalıyordu. Bunun yanında, Osmanlı Devleti'nin dağılması Rusya'nın topraklarını güneye doğru genişletmesi anlamına gelecekti; bu durum Birleşik Krallık'ın Asya'daki kolonilerine (özellikle Hindistan'a) ulaşmasını zorlaştıracaktı.
Kime karşı 1848 yılında başlayan Macar ayaklanmasının Rusya'nın yardımıyla kanlı bir şekilde bastırıldı ?
[ { "answer_start": 389, "text": "Avusturya İmparatorluğu'na karşı" } ]
12,431
== Kullanıldığı Muharebeler == === 2008 Güney Osetya Savaşı === 2008 yılında Gürcistan devleti Rusya ile savaşta kullanılmak üzere 100'ü aşkın (net sayı belli değil) Kobra satın aldı. Savaşta aktif olarak kullanılan Kobra tüm maharetini burada gösterdi. Sıcak çatışmalarda Gürcü askerlere büyük destek sağlamıştır. Kobra sıcak çatışmalar durumunda içindeki askerleri çok iyi derecede koruyordu. Öyle ki Rus yetkililer ele geçirilen hasarlı Kobra araçlar üzerinde zırhını yakından inceleme fırsatı bulmuşlardır. İncelemelerin de 7,7mm ve 12,7mm kalibreli silahların Kobra'nın zırhını delemediği ve atılan el bombasından dahi gözle görülür büyük bir hasar almadığı görülmüştür. Kobra'nın bu başarısından sonra birçok ülke Kobra almak için yeni siparişlerde bulunmuştur.
2008 yılında Otokar Kobra hangi ülkeye satılmıştır?
[ { "answer_start": 80, "text": " Gürcistan devleti Rusya ile savaşta kullanılmak üzere 100'ü aşkın (net sayı belli değil) Kobra satın aldı." } ]
7,229
Ağırlığı : 13.000kg Maksimum taşıma kapasitesi: 5.000kg (Zivilvariante: 6.000kg) Azami Sürati : 67km/h Motor Gücü : 2000 devirde 130 beygir Motor Hacmi : 8275 cc Vites kutusu : 6 ileri 1 geri Depo Hacmi : 110 litre Yedek Depo Hacmi : 40 litre Yerden Yüksekliği : 85cm Yakıt Tüketimi : 100 kmde 30 litre motorin
MAN 630'un maximum taşıma kapasitesi ne kadardır?
[ { "answer_start": 49, "text": "5.000kg (Zivilvariante: 6.000kg)" } ]
3,161
Rus İmparatorluğu 18. yüzyılda güçlenmiş ve zamanla kendisini Ortodoks dünyasının lideri ve koruyucusu olarak görmeye başlamıştı. Bu nedenle de Osmanlı Devleti'nin Balkanlarda yaşayan ve çoğunluğu Ortodoks olan Hristiyan vatandaşlarının haklarını korumak bahanesiyle İstanbul'daki elçileri vasıtasıyla Osmanlı hükûmetinden çeşitli taleplerde bulunmaya başladı. Nitekim 1853 yılında, Rusya'nın Kudüs topraklarındaki İsa'nın doğduğu kilisenin anahtar hakimiyetinin Ortodokslara verilmesi talebi Kırım Savaşı'na yol açtı. Bu savaş Birleşik Krallık ve Fransa'nın da müdahalesiyle Osmanlı zaferiyle sonuçlandı. Ama gene de Rusların istediği gibi, kilise de Ortodoks rahiplere de söz sahipliği verildi. Böylece Rusya, kendisini Ortodoksların sözcüsü olarak kabul ettirmişti, nitekim Ortodokslar da bundan hoşnuttu.
Rusya'nın Kudüs topraklarındaki İsa'nın doğduğu kilisenin anahtar hakimiyetinin Ortodokslara verilmesi talebi Kırım Savaşı'na ne zaman yol açtı ?
[ { "answer_start": 369, "text": "1853 yılında" } ]
5,085
Sultan Selim'in 1569 yılında Sumatra Seferi sırasında Sokullu Mehmed Paşa komutasında sefer sırasında alınmıştır, küçük bir yerdir. Mısır'ın en stratejik ve en önemli kalesi olan Kahire Kalesi, 1569 yılında Piyale Paşa komutasındaki ordu tarafından alınmıştır.Rusya'nın 1552'de Kazan Hanlığı'nı, 1556'da da Astrahan Hanlığı'nı ilhak etmeleri kuzeyde ilk kez bir Rus tehdidini ortaya çıkarmıştı. Sokullu Mehmed Paşa, Don ve Volga nehirlerinin bir kanalla birleştirilerek, Karadeniz ile Hazar Denizi'nin birbirine bağlanması sayesinde Rusların güneye doğru inmelerini engellemeyi,ayrıca İpek Yolu ticaretini canlandırmayı, İran ile yapılan savaşlarda donanmadan yararlanmayı ve Asya'daki Türk hanlıkları ile irtibat sağlamayı hedeflemiştir. 1569 Ağustosunda Kefe Beyi Kasım Paşa tarafından başlanan çalışmalar Rusya'nın saldırıları, mevsimin kış olması ve Kırım Hanlığı'nın projeyi kösteklemesi sonucunda başarıya ulaşamamıştır.Osmanlı Devleti Don-Volga Kanal Projesi'ne koşut olarak 1556'dan beri Rusların elindeki Astrahan'ın geri alınması için bir de sefer tertipledi. 1569 yılının Kasım ayında çok olumsuz hava koşullarında başlayan kuşatma Rus Çarı Korkunç İvan'ın bölgeye Prens Serebiyanov komutasında 20.000 kişilik bir kuvvet gönderip Türk askerlerini iki ateş arasına almasıyla başladıktan 16 gün sonra sona erdi ve Türk ordusu bir huruç harekâtı yaparak kendini kuşatılmışlıktan kurtarmak zorunda kaldı.Kırım Hanı I. Devlet Giray Osmanlı Devleti'nin Don-Volga Kanal Projesi ve Astrahan seferi ile ulaşmak istediği Rus tehdidinin bertaraf edilmesi hedefine doğrudan Moskova'ya yürüyüp Rus gücünü örseleyerek ulaşılabileceğini düşünüyordu. 120.000 kişilik bir orduyla Oka Nehri'ni ve Serpukhov Tahkimatı'ni aşan Devlet Giray Han direnen 6.000 kişilik bir Rus ordusunu da mağlup etti ve Moskova önlerine geldi.Moskova'yı 24 Mayıs 1571'de yakarak yerle bir eden ordu, çok sayıda sivil Rus'un ölmesine rağmen Rus ordusunu örseleyemeden geri döndü. Bir yıl sonra yeniden Moskova'ya yürüyen Han bu sefer karşısında Moskova'nın 60 kilometre güneyinde 60.000 kişilik Rus ordusunu buldu. Molodi'de 30 Temmuz-3 Ağustos arasında yapılan muharebede yakın savaşa zorlanan süvari ağırlıklı Kırım ordusu önemli bir yenilgiye uğrayarak Kırım'a çekilmek zorunda kaldı.Bu başarısızlıkların sonucunda Rusya'nın fetihleri kabul edilmek zorunda kalındı ve ileride Osmanlı Devleti'ne büyük sıkıntılar çıkaracak bir devlet oluşmaya başladı.1570 senesinde Behram Paşa komutasındaki birlikler sayesinde Kevkeban Kalesi alınmıştır. Aynı sene Yemen ile barış sağlanmıştır. Barış sağlandığı için Behram Paşa Ziged'e gitmiştir.1571 senesinde Kıbrıs'ın fethi sırasında donanmanın Akdeniz'e inmesi sırasında Dalmaçya feth edilmiştir. Fethin komutanlığını Sokullu Mehmed Paşa tarafından yapılmıştır.Kıbrıs'ın Türk ordusunca fethi Batı Avrupa'da önemli bir yankı uyandırdı. Venedik'in kışkırtmasıyla İspanyol, Ceneviz, Papalık ve Malta Şövalyeleri donanmalarının da dahil oldukları bir 'Kutsal İttifak' oluşturuldu. Avusturyalı amiral Don Juan komutasındaki Haçlı donanması karşısında Müezzinzade Ali Paşa kumandasındaki Osmanlı donanması büyük bir yenilgiye uğradı. Osmanlı donanması ilk kez yakılmıştır.Bu yenilginin sonuçları kısa sürelidir. Dönemin sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa bu durumu Venedikli elçiye şöyle belirtmiştir: Biz Kıbrıs'ı almakla sizin kolunuzu koparttık; siz donanmamızı yakmakla uzamış sakalımızı tıraş ettiniz. Kopan kol yerine gelmez ama tıraş edilen sakal daha gür çıkar.Mekke-i mükerremenin su yollarının tâmiri, Mescid-i Harâm’ın mermer kubbelerle tezyini,Lefkoşa Selimiye Câmii hayrâtı arasındadır. Edirne'ye yaptırmasının sebebi ise: Sultan’ın caminin yapılacağı şehir olarak neden Edirne'yi seçtiği kesin olarak bilinmemektedir.Evliya Çelebi Seyahatname adlı eserinde padişahın rüyasında İslam peygamberi Muhammed'i gördüğünü ve onun kendisinden Kıbrıs'ın fethi anısına bir cami yaptırmasını istediğini yazmıştır.Bu konudaki daha gerçekçi yorumlarda ise o dönemde İstanbul'da yeni bir büyük camiye ihtiyaç duyulmadığı, Edirne'nin Rumeli'deki Osmanlı egemenliğinin merkezi konumunda olduğu ve Selim'in gençlik yıllarından beri şehre ayrı sevgi beslediğine dikkat çekilir.
Rusya'nın Kazan Hanlığı'nı ve Astrahan Hanlığı'nı ilhak etmesinin sonucu ne olmuştur?
[ { "answer_start": 342, "text": "kuzeyde ilk kez bir Rus tehdidini ortaya çıkarmıştı" } ]
2,663
Kırım Savaşı, 4 Ekim 1853-30 Mart 1856 tarihleri arasındaki Osmanlı-Rus savaşıdır. Birleşik Krallık, Fransa ve Piyemonte-Sardinya'nın Osmanlı tarafında savaşa dâhil olmasıyla savaş, Avrupalı devletlerin Rusya'yı Avrupa ve Akdeniz dışında tutmak amacıyla verdiği bir savaş halini almıştır. Savaş, müttefik güçlerinin zaferiyle sonuçlanmıştır. Rusya, 1853 yılından itibaren Kavalalı Mehmet Ali Paşa bunalımı sırasında takip ettiği zayıf bir Osmanlı Devleti üzerinde etki alanı kurma politikasını bırakarak, bu devleti yıkma politikası takip etmeye başladı. Bunu gerçekleştirebilmek için de kutsal yerler sorununu kullandı. Osmanlı Devleti, Hristiyanlarca kutsal sayılan Kudüs ve çevresinde Katolik ve Ortodoks cemaatlerine çeşitli ayrıcalıklar tanımıştı. 1853 yılına gelindiğinde ayrıcalıklar konusunda Rusya ile Katolikliğin dünya çapında savunuculuğunu yapan Fransa çatışmaya başladılar. Bu durumu bahane eden ve asıl amacı 'Hasta adam' gözüyle baktığı Osmanlı Devleti'ne ve onun bekasına son vermek isteyen Rusya, Birleşik Krallık'a mirasın paylaşılması teklifinde bulundu. Ancak, çıkarları gereği Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünün muhafazasından yana olan Birleşik Krallık bu teklifi kabul etmedi. Bunun üzerine Rusya, tek başına harekete geçerek, Osmanlı Devleti'ne bir ittifak teklifinde bulundu ve bu devletin sınırları içinde yaşayan Ortodoksların koruyuculuğunun Rusya'ya bırakılmasını önerdi. Osmanlı Devleti, Britanya'nın da desteğine güvenerek Rus isteklerini reddetti.
Osmanlı Devleti, Britanya'nın da desteğine güvenerek neyi reddetti ?
[ { "answer_start": 1460, "text": "Rus isteklerini" } ]
5,039
II. Selim, Sarı Selim ya da Sarhoş Selim olarak da anılır '28 Mayıs 1524, İstanbul - 15 Aralık 1574, İstanbul', 11. Osmanlı padişahı ve 90. İslâm halîfesidir. Kânûnî Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan'ın oğludur.Kardeşi Bayezid'e karşı Konya'da yapılan savaşı kazanarak, babasının desteğini aldı.Babasının ölümü üzerine, hayattaki tek oğlu olarak 1566 tarihinde on birinci padişah olarak tahta geçti. Padişah olur olmaz ilk seferini Batı’ya yaptı. Ülke sınırlarını Orta Avrupa’ya kadar genişletti. Kıbrıs, Tunus kayıtsız şartsız teslim olanlar arasındaydı. Ülkesinin denizlerde de egemenliğini genişleterek, deniz egemenliğine önem verdi.Turgut Reis gibi kaptanlar onun zamanında yetişti. Sokollu Mehmed Paşa gibi çok güçlü bir vezire sahipti, devlet işlerinde en önemli yardımcısı idi. Onun zamanında İstanbul ve ülkenin çok değişik alanlarında birçok mimari eseri yapıldığı gibi, önemli onarım faaliyetlerini de gerçekleştirdi. Devrinin usta mimarı, Mimar Sinan’a Edirne’de Selimiye Camii'ni yaptırdı.Babasından 14.892.000 km² olarak devraldığı imparatorluk topraklarını, 15.192.000 km2 olarak bırakmıştır. 15 Aralık 1574 günü vefat etmiş, Ayasofya'daki türbesine gömülmüştür. Padişahların sefere çıkmama geleneğini başlatmıştır. Ölümüne kadar padişahlığını sürdürmüştür.
II. Selim hangi geleneği başlatmıştır?
[ { "answer_start": 1177, "text": "Padişahların sefere çıkmama geleneğini" } ]
7,691
Uluğ Bey, 1393/1394 yılında Azerbaycan'daki Sultaniye şehrinde dünyaya gelmiştir. Henüz on altı yasında iken, Mâverâünnehir'in ve yörelerinin yönetimi babası tarafından kendisine verilen Uluğ Bey daha çok Semerkant’da bilimsel faaliyetlerle ilgilenmiş, siyasi yaşamında babasına bağlı kalmış ve yönetimini babasının yardımlarıyla sürdürmüştür. Babasının ölümünden sonra tahtı devralan Uluğ Bey, iki yıl boyunca Horasan ve Mâverâünnehir bölgesinde sürekli taht kavgalarıyla uğraşmak zorunda kalmış ve iki yıl süren bir mücadeleden sonra babasının başşehri olan Herat'ı ele geçirmeyi başarmıştır. Ancak 1449 yılında oğlu Abdüllatif'in hazırladığı bir komplo sonucu öldürülmüştür.
Uluğ Bey kaç yılında öldürülmüştür?
[ { "answer_start": 601, "text": "1449" } ]
10,796
Tam adı Musa bin Yunus bin Muhammed bin Men’a'dır, Künyesi ise Ebu’l-Feth’tir, lakabı Kemaleddin olup ayrıca İbn-i Yunus ve Mewsilî diye de bilinir.İlk eğitimini babası Şeyh Yunus Rızauddin'in yanında fıkıh ve hadis ilimleri öğrendi, ardından Bağdat'taki Nizamiye Medreseleri'nde okumaya devam etti. Burada Şerafeddin el-Tusî'den matematik derslerini aldı, ardından Batlamyus'un Almagest adlı eserini de öğrenir. Ardından Musul'a döndü Emir Zeyneddin Camii'nde dersler verdi. İlim öğretmeye elverişli olarak inşa edilen bu cami "Kemaliyye Medresesi" olarak anıldı. Kısa zamanda şöhreti etrafa yayılan Musa Kemaleddin ibn Yunus pek çok çevreden gelen talebelere ilim öğretti.
Musa Kemaleddin Musulda hangi camide eğitim vermiştir?
[ { "answer_start": 436, "text": "Emir Zeyneddin Camii'nde" } ]
11,865
Emekli olduktan sonra ağır işitenler için bir işitme cihazı üzerinde çalıştı. 11 Mayıs 2003 tarihinde trafik kazası sonucu hayatını kaybetti.
Sait Akpınar emekli olduktan sonra hangi konu üzerinde çalışmıştır?
[ { "answer_start": 48, "text": "işitme cihazı üzerinde" } ]
12,076
1933 sonlarındada Dolmabahçe Sarayı’na çağrılan Arif Müfit Bey’den cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk Türk Tarihinin Ana Hatları'nın 4. bölümü olan, Orta Şark'ın B paragrafını, yani İran'ı yazmasını istedi. 1934 yılında yayımlanan İran'ın Tarih ve Arkeolojisi başlıklı yapıtı böylece ortaya çıktı.
Arif Müfid Mansel 1933 sonlarında nereye çağrılmıştır?
[ { "answer_start": 18, "text": "Dolmabahçe Sarayı’na" } ]
9,154
1914'te Kayseri'de doğan İhsan Ketin, ortaokulu ve liseyi Kayseri'de yatılı-burslu olarak okudu. Sonrasında Atatürk'ün gelişim için başlattığı yurtdışı bursu için başvuruda bulunan Ketin, bursu kazanıp 1932 yılında Almanya'ya gitti. İki yıllık dil eğitiminden sonra 1934'te Berlin Üniversitesi'nde jeoloji eğitimi almaya başlayan Ketin, Berlin'deki siyasal karmaşa ve hocalarının arasındaki anlaşmazlıklar yüzünden Bonn Üniversitesi'ne geçti. Ünlü jeolog Hans Cloos'un yanında çalışmalarına devam eden Ketin, 1938 yılında doktora tezini tamamladı ve Türkiye'ye döndü. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Jeoloji Enstitüsü'nde yardımcı doçent doktor olarak göreve başlayan Ketin, o sırada 24 yaşındaydı ve ülkenin doktora yapmış ilk jeoloğuydu.
İhsan Ketin üniversite eğitimine kaç yılında başlamıştır?
[ { "answer_start": 266, "text": "1934'te" } ]
8,160
Saatçi Ridvan, babası Muhammed b. Ali (ö.618/1231) tarafından inşa edilmiş ve ölümünün ardından büyük ölçüde harap olan su saatini yeniden imal etmiş ve parçalarıyla birlikte saatler kitabında ayrıntılı bir biçimde tarif etmiştir. Bildiğimiz kadarıyla bu kitabın iki yazması günümüze ulaşmıştır, birisi İstanbul Köprülü Koleksiyonu 949, diğeri Gotha Forschungsbibliothek 1348. Kitap 1915 yılında Eilhard Wiedemann tarafından Gotha yazmasından Almanca'ya çevrilmiştir. Bu su saati eşit olmayan saatler veya temporal saatler (saat zemaniyye) prensibine göre tasarlanmıştır. Güneşin doğuşundan batışına kadar olan (veya batışından doğuşuna kadar) zaman, her defasında on iki kısma bölümlenmiştir. Güneşin seyrinin takvimsel farklılığı, saatin içindeki su dökülme memesinin ayarlanmasıyla düzeltilir. Bu su dökülme memesi Frankfurt a.M. takvimine göre hesaplanmış bir levha üzerinde ilgili yıldız sembolünün konumuna kaydırılır. Mekanizma, güneşin doğuşu ve batışı arasında (veya tam tersi) bir kaptan boşalan ve bu esnada da bir şamandırayı hareket ettiren suyla harekete geçirilmektedir. Simetrik olan boşaltma, bir basınç dengeleyicisiyle gerçekleşir. Vakit saatlerinin on iki zaman dilimi, her bir gündüz saatinden sonra ön yüzün bir kapısının dönmesiyle gösterilir. Buna ek olarak kapıların üzerindeki bir ayça, soldan sağa doğru peşpeşe 48 altın çiviyi geçerek bu periyodların bir çeyreğini gösterir. Optik gösterimlerin yanı sıra her bir gündüz saatinden sonra akustik sinyaller işitilebilir. Bu sinyaller iki şahin figürünün gagalarından birer küreyi bir kupanın içine düşürmeleriyle oluşur. Gece esnasında bir diskin saatin tepesinde bir lamba tarafından aydınlatılan ve saatleri gösteren on iki ışıklı dairesi ardı ardına serbest bırakılır.
Ridvan es-Saati'nin su saati kim tarafından inşa edilmiştir?
[ { "answer_start": 15, "text": "babası Muhammed b. Ali" } ]
2,549
Hünkâr İskelesi Antlaşması ile iki devlet arasında oluşan ittifakın hâtırası olmak üzere Rus askerlerinin ordugâh kurdukları yere bir anıt dikilmiştir (zamanında yapılmış gravürü için bk. Kutluoğlu, rs. nr. 7, 8). Anıtın iki cephesinde Türkçe ve Rusça olmak üzere iki devlet arasındaki dostluğu tebcil eden mısralar, İstanbul halkının bu gelişme karşısında duyduğu infiali aksettirmemektedir. Muhafazakâr çevrelerin Rusya’ya karşı duymakta olduğu nefret ve özellikle II. Mahmud aleyhine sarfettikleri sözler, Avusturya elçisi Baron von Stürmer’in raporlarında görülen ve padişahı “sarhoş, çılgın, gâvur” olarak niteleyen kayıtlarla da sabittir. Rus ittifakına karşı duyulan bu infialin arkasında, Mehmed Ali Paşa’nın bütün Avrupa’da pek etkili olan ve büyük para gücü ile devreye sokup başarı ile yürüttüğü propaganda faaliyetlerinin olduğu açıktır.
Kimin raporlarında görülen ve padişahı “sarhoş, çılgın, gâvur” olarak niteleyen kayıtlarla da sabittir ?
[ { "answer_start": 509, "text": "Avusturya elçisi Baron von Stürmer’in" } ]
13,306
1990 yılında 'UNESCO Orta Asya Uygarlıkları Tarihini Yazma Komitesi'nin (UNESCO International Scientific Committee for the drafting of a History of Civilisations of Central Asia) bir üyesi olmuş ve aynı dönemde UNESCO İpek Yolu Araştırmaları (UNESCO Integral Study of the Silk Roads) projesi ile 1990'da Çin Halk Cumhuriyeti ve 1991'de Özbekistan, Tacikistan, Kazakistan ve Kırgızistan'da araştırmalar yapmıştır. 1992'de Türkiye'ye dönmüş ve doçentliğini alarak, ODTÜ Tarih Bölümü'nde öğretim üyeliği yapmaya devam etmiştir. 1995 yılında da Profesör olmuştur. 2006 yılında ODTÜ Tarih Bölümü'nden emekli olmuş ancak günümüzde Boğaziçi Üniversitesi'nde Çin tarihi dersleri vermeye devam etmektedir. Ayrıca Türk Tarih Kurumu, 'Türk-Rus Tarihçileri Karma Komisyonu' üyesidir.
İsenbike Togan halen nerede ders vermeye devam etmektedir?
[ { "answer_start": 625, "text": "Boğaziçi Üniversitesi'nde" } ]
5,347
Cem Sultan Olayı ve bu olay sebebiyle Avrupalıların İstanbul'u geri alma ümitleri yeniden gündeme gelince II. Bayezid çok dikkatli ve barışçı bir dış siyaset takip etmek mecburiyetinde kaldı. Bununla birlikte kendisi gerektiğinde savaştan çekinmedi ve Osmanlı Devleti'nin sınırlarını genişletti. II. Bayezid' in tahtta kaldığı süre, hemen hemen babası Fatih Sultan Mehmet ile eşitti 'yaklaşık 30 yıl'. Fatih bazen 2 yılda bir sefere çıktığı halde, oğlu Bayezid yalnız 5 kere sefere çıktı.Padişahların bizzat başkumandanlık ettiği bu seferlere Osmanlılar tarafından Sefer-i Hümayun adı verilmiştir.
Padişahların bizzat başkumandanlık ettiği bu seferlere Osmanlılar tarafından ne adı verilmiştir?
[ { "answer_start": 565, "text": "Sefer-i Hümayun" } ]
1,143
Osmanlı Devleti ile Lehistan arasında bir dostluk mevcuttu. Dinyester ırmağı, Osmanlı ve Lehistan arasında sınır oluşturuyordu. Osmanlı-Avusturya savaşlarında Lehistan ilişkileri gerginleşti. Fakat Kırım Hanı, Lehistan'a yaptığı akınlarla askeri birliklerinin geçimini sağlıyordu. Lehliler, Boğdan'a ait Hotin kalesini 1617'de işgal etmişlerdi. Ayrıca Lehliler, Eflak ve Erdel'in içişlerine müdahale ediyorlardı. Bu olaylar üzerine II. Osman, kendisine yapılan muhalefetlere rağmen Lehistan seferine karar verdi. Bu arada Özi Beylerbeyi İskender Paşa komutasındaki birlikler, Prut kıyısında bulunan Yaş'ta, Lehlileri eylül 1620'de bozguna uğratmıştı. II. Osman, 1621'de Lehistan Seferine çıktı. Lehler, ordularını güçlendirmek için Avusturya'dan takviye adlılar. Osmanlı Ordusu 2 Eylül 1621'de Hotin önlerine geldi. Kale kuşatıldı ve 29 Eylül 1621 tarihinde Osmanlı ile Lehistan, Hotin Antlaşması yaparak sefere son verdi. Hotin Antlaşması'na göre; Lehler ve Osmanlılar birbirlerinin topraklarına saldırmayacak, Lehistan eskiden olduğu gibi Kırım Hanı'na 40.000 düka altın verecekti.
29 Eylül 1621 tarihinde Osmanlı ile Lehistan, Hotin Antlaşması yaparak ne yaptı?
[ { "answer_start": 905, "text": "sefere son verdi" } ]
2,752
Müttefikler, Rusya'yı barışa zorlamak için Kırım yarımadasında da bir cephe açmaya karar verdiler. 20 Eylül 1854'te 30 bin Fransız, 21 bin Britanyalı ve 60 bin Osmanlı askerinden oluşan müttefik kuvveti 89 harp ve 267 nakliye gemisiyle Kırım'a çıkarıldı. Ancak Kırım Savaşı düşünüldüğü gibi kısa sürede tamamlanamadı. 1855 ilkbaharında 140 bin kişilik bir müttefik kuvveti daha bölgeye çıkarıldı. Ruslar mağlup oldu ve çekilmek zorunda kaldılar. Kafkas cephesinde ise Ruslar başarı kazandılar ve Kars'ı ele geçirmeye muvaffak oldular. Bu sırada Çar I. Nikolay öldü yerine geçen II. Aleksandr barış istemek zorunda kaldı. Barış şartları Avusturya tarafından kendisine verilen bir ültimatomla bildirildi. II. Aleksandr istenen şartları esas tutarak barış teklifini kabul etti. Önce 15 Mayıs'tan 14 Haziran 1855'e kadar Viyana'da barış için hazırlık görüşmeleri yapıldı ve Paris Konferansı esasları tespit edildi. Rusya ile Osmanlı Devleti, Birleşik Krallık ve Fransa arasında Paris Antlaşması'nın imzalanmasıyla savaş sona erdi.
Ne zaman 140 bin kişilik bir müttefik kuvveti daha Kırım'a çıkarıldı ?
[ { "answer_start": 318, "text": "1855 ilkbaharında" } ]
9,233
Tycho Brahe, quadrans muralis’i ana alet sayıyordu. Bu kadran 1587 yılında yapılmış olmalıdır. Meridyen yönünde bir duvara yerleştirilen bu pirinç araç, Güneş, Ay ve diğer gezegenlerin öğle çizgisinden geçişleri sırasında ulaştıkları yüksekliklerinin(evc) bulunmasına hizmet içindi. 4 metrelik yarıçapıyla ve hassas bölümlenmiş skalasıyla bu araç, büyük ölçüde dakik ölçüm sonuçlarını mümkün olabiliyordu. Kadran, hareketli iki göz nişangâhıyla donatılmıştır. İki nişangâhın birisinden duvar boşluğuna(aşağı ve yukarı hareket ettirilebilecek şekilde) yerleştirilmiş olan altın kaplamalı silindir yoluyla gözlem yapılırdı. Tycho Brahe’ nin çalışma sahnesinin kadranla ve hepsi astronomi alanına ait olmayan diğer aletlerle birlikte tablosu, İstanbul Rasathanesi sahnesinin resmini anımsatmaktadır(bkz.s .54).Duvar kadranının İslam dünyasında el - Baṭṭānī(4. / 10. yüzyılın ilk yarısı)’ den itibaren labina adıyla bilindiğine işaret edilmelidir. Büyük boyutlarda inşa edilen duvar kadranı Merāġa(No.I) ve İstanbul rasathanelerinin(No.II) aletler grubuna aittir.
Quadrans muralis yaklaşık olarak hangi yılda yapılmıştır?
[ { "answer_start": 62, "text": "1587" } ]
520
Feyzullah Efendi Vakası, 1703 yılında İstanbul'da başlayan, II. Mustafa ile hocası ve yakın danışmanı Şeyhülislam Feyzullah Efendi aleyhine gelişen büyük bir ayaklanmadır. Sultan II. Mustafa'nın Erzurum'dan getirterek şeyhülislamlığa yükselttiği hocası Feyzullah Efendi, ayaklanmanın sebebi olduğu için olay, Feyzullah Efendi'nin ismiyle de anılmaya başladı. Seyyid Feyzullah Efendi ikinci defa getirildiği şeyhülislâmlık görevinde devlet işlerine müdahale etmesi, ayaklanmanın ortaya çıkmasının ana sebebidir. Feyzullah Efendi'nin devlet işlerine karışarak terfi, tayin ve azil işlerinde aldırtdığı kararlar nedeniyle saray çevresi, asker ve ulemada rahatsızlık oluşturmaya başlamıştır. Bunun yanı sıra II. Mustafa'nın Edirne'de devlet işleriyle ilgilenmeyip avcılık ile uğraşarak devlet idaresinden uzak kalması, uzun süredir yaşanan ekonomik kriz ile devletin başkentinin Edirne'ye taşınacağı iddiaları da İstanbul halkının isyana katılma nedenlerini oluşturmuştur. 17 Temmuz 1703 tarihinde Şeyhülislam Feyzullah Efendi'nin etkinliğinden rahatsız olan bazı devlet erkanının yönlendirmesiyle gecikmiş ulufeleri bahane eden cebeciler, ayaklanma başlattı. Kısa süre sonra Feyzullah Efendi Vakası; yeniçerilerin, medrese talebelerinin ve İstanbul halkının katılımıyla büyük bir isyana dönüştü. İstanbul'da denetimi ele geçiren isyancılar, sadrazamlığa Kavanoz Ahmed Paşa'yı, şeyhülislamlığa da İmam Mehmed Efendi'yi getirdiler. Bir süre sonra isyancılar isteklerini bildirmek üzere Edirne'ye bir heyet gönderdiler. Ancak isyancıların isteklerinin bildirildiği heyet, Feyzullah Efendi'nin emriyle Havsa civarında tutuklandı. II. Mustafa, isyancıları yumuşatmak amacıyla 27 Temmuz 1703 tarihinde Feyzullah Efendi'yi şeyhülislamlık görevinden aldı. Ancak isyancılar, asker ve halktan oluşan yaklaşık 60.000 kişilik bir kuvvetle ağustos ayı başlarında Edirne'ye harekete geçti. Bu ihtilal ordusu Silivri'ye geldiklerinde II. Mustafa'nın tahttan indirilip öz kardeşi Ahmed'in tahta geçirilmesi için bir karar ve fetva aldılar. İhtilal kuvvetleri engellenemedi ve 20 Ağustos'ta ihtilal kuvveti Edirne'ye ulaştı. 22 Ağustos'ta II. Mustafa tahttan çekilerek yerini öz kardeşi III. Ahmet'e bıraktı. Yeni padişahın onayı alan asiler 3 Eylül'de ağır işkence yaptıkları Feyzullah Efendi'yi öldürdüler. 4 Eylül 1703'de Sultan III. Ahmet İstanbul'a hareket etti. Böylece Edirne'nin fiilen Osmanlı devletine başkentlik etmesinin ikinci dönemi kapanmış oldu. 14 Eylül'de İstanbul'a ulaşan III. Ahmet giderek daha şiddetli ve sert tedbirler alarak devlet idaresini isyancıların elinden kurtarmaya başladı. Ancak 1704'ün ilk aylarında Padişah III. Ahmet egemen olabildi.
Yeni padişahın neyini alan asiler 3 Eylül'de ağır işkence yaptıkları Feyzullah Efendi'yi öldürdüler?
[ { "answer_start": 2204, "text": "onayı" } ]
2,581
Tanzimat Fermanı, 3 Kasım 1839 yılında ilan edilmiştir. Dönemin padişahı olan Sultan Abdülmecid fermanı imzalamış, Hariciye nazırı Koca Mustafa Reşit Paşa ise Topkapı Sarayı’nın, Gülhane parkında fermanı ilan etmiştir. Tanzimat fermanı okunduğu esnada Gülhane parkında yerli halk dışında Avrupa devlet adamlarından bir çok kişi bulunmuştur. Osmanlı tarihinin ilk demokratik anayasal süreci niteliğinde olduğu için Tanzimat fermanı çok büyük ilgi görmüştür. Tanzimat fermanının iki farklı ismi daha bulunmaktadır. Gülhane parkında okunması sebebiyle Gülhane Hatt-ı Şerif-i (Padişah yazısı) ve Tanzimat-ı Hayriye (Hayırlı düzenlemeler) isimleri verilmiştir. Tanzimat kelimesi “düzenleme” anlamına gelmektedir. Fermanın amacı Osmanlı Devleti'ni vatandaşlık hakları bakımından ileri noktalara taşımaktır. Tanzimat fermanı, Osmanlı Devleti'nin bir çok alanda Avrupa devletlerinin tepkisini çekmeye başladığı bir dönemde vuku bulmuştur. Hatta Osmanlı devleti bu dönemde Avrupa devletleri arasında “hasta adam” olarak nitelendirilmiştir. Bu durum Osmanlı hükümetini fazlasıyla rahatsız etmiş ve çözüm arayışlarına yönlendirmiştir. Ferman, Fransız Devrimi’nin “İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirgesi” örnek alınarak hazırlanmıştır. Osmanlı devletinde ilk defa vatandaşlık hakları bu fermanla belirtilmiştir. Tanzimat fermanının bir diğer özelliği ise halkın değil padişahın iradesiyle hazırlanıp ilan edilmesidir.
Tanzimat Fermanını Topkapı Sarayı'nın Gülhane parkında kim ilan etmiştir ?
[ { "answer_start": 116, "text": "Hariciye nazırı Koca Mustafa Reşit Paşa" } ]
8,861
Astronomi alanının teorik yöndeki ilerlemesi, İbn el-Heysem ve Ebū ʿUbeyd el-Cūzecānī tarafından başlatılan Ptoleme gezegenler modelinin tashihi denemelerinde kendini göstermektedir (bkz. 5./11. yüzyıl).
Astronomi alanının ilerlemesini nerde görmek mümkündür?
[ { "answer_start": 121, "text": "Ptoleme gezegenler modelinin tashihi denemelerinde" } ]
8,398
Liseyi İstanbul Robert Kolej'de bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. Aynı üniversitede Siyaset Bilimi bölümünden yüksek lisans yaptı. Doktora tezini ise Şerif Mardin'le yazıp, tezi önce AFA yayınevi daha sonra İletişim Yayınları'ndan "İktidar ve Tarih: Türkiye'de "Resmi Tarih" Tezinin Oluşumu (1929-1937)" ismiyle kitaplaşmıştır. Orta Asya Türk dünyası uzmanı olan Prof.Dr. Büşra Ersanlı, 2010 yılına kadar Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Bölüm Başkanlığı yapmış, halen aynı bölümde öğretim üyesidir.
Büşra Ersanlı lisans eğitimini ne üzerine tamamlamıştır?
[ { "answer_start": 76, "text": "İngiliz Dili ve Edebiyatı" } ]
5,994
Schipperges, Arap tıbbının ikinci resepsiyon evresinin başlangıcını zaman olarak 12. yüzyılın ilk yarısında, yer olarak 711 yılından 1085 yılına kadar Arap hakimiyetinde kalan Toledo’da görmektedir. Daha 10. yüzyılda İber Yarımadası’nda tektük görülmeye başlayan Arapça kitapların Latince’ye tercümelerinin etkisiyle de, Toledo’da Arapça Aristoteles’in yoğun bir resepsiyonu gerçekleşti. Bu şehir, Hıristiyanların eline geçtiğinde, galiplere Arap-İslam bilginliğinin yazılı birçok belgelerini sunmakla kalmamış, ayrıca dilsel ve kültürel bileşimi bakımından kapsamlı bir kültür alış-verişi için uygun atmosferi temin etmiştir. Bu resepsiyon dalgasıyla Avrupa’ya ulaşan peripatetik ansiklopediyi Schipperges yeni Aristoteles olarak nitelemektedir. Bu eser Ebu Ali İbn Sina (Avicenna, 980-1037)’nın Aristoteles külliyatını yeniden işlediği Kitab eş-Şifa isimli eseridir.
Ebu Ali İbn Sina’nın Aristoteles külliyatını yeniden işlediği eseri hangisidir?
[ { "answer_start": 838, "text": "Kitab eş-Şifa" } ]
553
Ferhat Paşa Antlaşması, III. Murat döneminde, 21 Mart 1590 tarihinde, Osmanlı Devleti'yle Safevi Devleti arasında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır. Ferhat Paşa Antlaşması, 1578-1590 tarihlerindeki Osmanlı-Safevî Savaşı'nı sona erdirmiştir. Ferhat Paşa Antlaşması duraklama döneminin ilk antlaşmasıdır. Ferhat Paşa Antlaşması İstanbul'da imzalanmıştır. Ferhat Paşa Antlaşması sonucunda Tebriz, Karabağ, Gürcistan, Dağıstan ve Şirvan Osmanlılara bırakıldı. Ferhat Paşa Antlaşması ile Osmanlılar doğudaki en geniş sınırlarına ulaşmışlardır. Ferhat Paşa Antlaşması, III. Mehmet döneminde, Safeviler tarafından ihlal edilmiştir.
Hangi antlaşma sonucunda Tebriz, Karabağ, Gürcistan, Dağıstan ve Şirvan Osmanlılara bırakıldı?
[ { "answer_start": 354, "text": "Ferhat Paşa Antlaşması" } ]
11,794
Nesnel bir yaklaşımda Türklerin ve Müslümanların bilime katkılarını tespit etmeye çalışmış ve çağdaş Türk bilim tarihçiliğinin kurucusu olmuştur. Araştırmacılar için bugün de güvenilir bir kaynak olan Asar-ı Bakiye (Ölmez Eserler) adlı eseri bırakmıştır. Bilim felsefesi ile uğraşmış, Henri Poincaré ve Alexis Bertrand'ın eserlerini çevirerek bilim felsefesinin Türkiye'de tanınması ve yaygınlaşmasına katkıda bulunmuştur.
Salih Zeki kimin eserlerini çevirmiştir?
[ { "answer_start": 285, "text": "Henri Poincaré ve Alexis Bertrand'ın" } ]
13,698
Asıl adı Şemseddin Ahmed bin Süleyman'dır. Fatih Sultan Mehmet döneminin ileri gelen devlet adamlarından Kemal Paşa'nın torunudur. Bu nedenle İbn-i Kemal olarak tanınmıştır. Babası, Fatih Sultan Mehmet döneminin komutanlarından Süleyman Bey, annesi ise dönemin alimlerinden İbn-i Küpeli'nin kızıdır. Beylerden olup, medrese eğitimini tamamladıktan sonra müderris (profesör) oldu. Sonra Edirne kadısı oldu. Bu vazifeden Anadolu kazaskerligine atandı. I. Selim Mısır seferinden dondukten sonra bu görevden azledildi. Sonra Edirne'de Dar-ül Hadis Medresesi ve İstanbul Beyazıt Medresesi'nde müderrislik yaptı. 1526'da Zenbilli Ali Cemali Efendi'nin vefatı üzerine şeyhülislamlığa getirildi. Bu görevde 8 yıl kaldı. 16 Nisan 1536'da İstanbul'da vefat etti.Edirnekapı'da Emir Buhari Camii'nin yanındaki Mahmud Çelebi zaviyesine defnedildi.
Kemalpaşazâde'nin tam ölüm tarihi nedir?
[ { "answer_start": 712, "text": "16 Nisan 1536" } ]
1,196
II. Osman, artık iyice bozulmaya başlayan ve her geçen gün devletin başına iş açan yeniçeri ve sipahi ocaklarını ortadan kaldırmak, yeniçeri ve sipahi ocakları yerine Anadolu, Suriye ve Mısır Türkleri'nden oluşan yeni bir ordu kurmak istiyordu. II. Osman, dönme ve devşirmelerle dolmuş devlet mekanizması temizlemek, yerlerine Türk milletinden kişiler getirmek istiyordu. II. Osman, Osmanlı İmparatorluğu'nun başkentini İstanbul'dan Anadolu'ya, büyük olasılıkla bir Türk şehri olan Bursa'ya taşımak istiyordu. II. Osman, İlmiye Sınıfı'nın artık yozlaşmaya başlaması nedeniyle, İlmiye Sınıfı'nın ekonomik ve siyasi güçlerini kırarak devlet üzerindeki etkilerini yok etmek istiyordu. II. Osman, saray geleneklerini değiştirerek artık padişah ve yakınlarının devşirmelerle evlilik yapması yerine Türk ailelerinden kızları ile evlenmesini sağlamak istiyordu. II. Osman, giysilerde değişiklikler yaparak eski gösterişli kavuk ve kaftanlar yerine daha yalın giysilerin giyilmesini sağlamak istiyordu. II. Osman, Fatih Sultan Mehmet'in ve Kanuni Sultan Süleyman'ın yaptıkları yasaları yeniden düzenleyerek, imparatorluğun yeni koşullarına uydurmak istiyordu.
II. Osman padişah ve yakınlarının kimlerle evlilik yapması yerine Türk ailelerinden kızları ile evlenmesini sağlamak istedi?
[ { "answer_start": 756, "text": "devşirmelerle" } ]
5,912
Osmanlı-Venedik Antlaşması bir barış ve ticaret antlaşmasıdır.Osmanlı-Venedik Antlaşması 29 Mayıs 1416 tarihinde imzalanmıştır.Osmanlı-Venedik Antlaşması, Osmanlı Devleti ile Venedik Cumhuriyeti arasında imzalanmıştır.Osmanlı-Venedik Antlaşması Venedik kentinde imzalanmıştır.
Hangi antlaşma Venedik kentinde imzalanmıştır?
[ { "answer_start": 218, "text": "Osmanlı-Venedik Antlaşması" } ]
1,290
Sultan II. Süleyman, tahta çıktığı zaman Osmanlı ordularında Viyana bozgunu ile başlayan çözülme ve toprak kaybı devam ediyordu. II. Süleyman tahta çıktığı zaman; Venedikliler Mora yarımadasını işgal etmiş, Avusturya ise Vişegrad, Uyvar ve Estergon'un ardından 160 yıllık Osmanlı toprağı Budin'e girmişti. Macaristan'da çok fazla toprak kaybettiği için Macaristan'daki Osmanlı hakimiyeti sonra ermek üzereydi. Osmanlı devletinin düştüğü mağlubiyetler, hazine gelirleri üzerinde olumsuz etkiliyor ve Anadolu'daki eşkıyalık hareketlerini körüklüyordu. Avusturya cephesi serdarı Yeğen Osman Paşa Rumeli'de yolsuzluk yapıp zorla usulsüz vergiler topluyordu. Osmanlı Devleti 8 Eylül 1688'de Belgrad'ı kaybetti. Osmanlı'nın Belgrad'ı kaybetmesi, Avusturyalılara Balkanların yolunu açtı. Bosna, Erdel ve Eflak Avusturyalılar tarafından işgal edildi. Bu ilerleyiş karşısında toparlanan Osmanlı kuvvetleri karşı saldırıyı başlattılar. 30 Ekim 1688'de Çelebi İbrahim Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri Eğriboz zaferini kazandılar. 1689 yazında II. Süleyman, Avusturya seferine çıktı. Sadrazam Köprülü Fazıl Mustafa Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri, 8 Temmuz 1690'da Gladova ve Orşova'yı geri aldılar. Kanije, 11 Temmuz 1690'da Avusturya'nın eline geçtiyse de, Osmanlı kuvvetleri, 8 Ekim 1690'da Belgrad'ı geri almayı başardılar. Osmanlı devleti 8 Ekim 1690'da Belgrad'ı geri aldı ve bu sayede Tuna hattı yeniden kuruldu.
Avusturya Vişegrad, Uyvar ve Estergon'u işgal ettikten sonra nereye girdiler?
[ { "answer_start": 261, "text": "160 yıllık Osmanlı toprağı Budin'e" } ]
11,689
1973-1975 yılları arası Ford Bursiyeri, 1979-1981 ve 1987 yıllarında ise Alexander von Humboldt Vakfı Bursiyeri olarak Amerika Birleşik Devletleri'nde araştırmalarda bulunan Gürses, 2008 yılında TÜBİTAK Bilim Ödülü'nü kazanmıştır.
Amerika Birleşik Devletlerinde ne bursiyeri olarak araştırmalarda bulunmuştur ?
[ { "answer_start": 73, "text": "Alexander von Humboldt Vakfı Bursiyeri" } ]
9,724
Yüzyıllar boyunca İslam dünyasında bile Rıhle pek tanınmamıştır. Ancak 19. yüzyılda birçok batı dillerine çevrildikten sonra önem kazanmış ve İbn Battuta doğunun en bilinen isimlerinden biri olmuştur. Bugün aydaki bir meteor krateri ve Dubai'de koridorları onun araştırmalarıyla döşenmiş bir alışveriş merkezi onun adını taşır.
İbn-i Batuta'nın eserlerinin revaçta olmadığı boyut neresiydi?
[ { "answer_start": 18, "text": "İslam dünyasında" } ]
7,369
Erol Tümertekin (23 Temmuz 1926 – 15 Mayıs 2012), Beşeri ve İktisadi Coğrafya alanında yaptığı çalışmalarla Türk Coğrafyasına önemli katkılarda bulunmuştur.
Erol Tümertekin hangi alana önemli katkılarda bulunmuştur?
[ { "answer_start": 108, "text": "Türk Coğrafyasına" } ]
10,497
1989 yılında şirketin bütün hisseleri Çukurova Holding tarafından satın alındı. 1990 yılında ünlü İtalyan tasarım kuruluşu Pininfarina ile iş birliği anlaşması imzalayarak, altı yıl süren yoğun çalışma ve 120 milyon ABD Doları'nı aşan yatırımın sonucunda, 1996 yılının Haziran ayında sınai ve ticari mülkiyeti BMC'ye ait olan Profesyonel'i piyasaya sundu.
1989 yılında BMC şirketinin bütün hisseleri hangi holding tarafından satın alındı?
[ { "answer_start": 38, "text": "Çukurova Holding" } ]
5,052
II. Selim Osmanlı tarihinde devlet yönetimiyle ilgilenmeyen ve ordusunun başında sefere gitmeyen ilk padişahtı. Yönetimi kızı Esmehan Sultan'ın kocası olan ve çok başarılı sadrazam olan Sokollu Mehmed Paşa'ya bıraktı. Ayrıca Cülûs bahşişinin ilmiye sınıfına da verilmesi âdetini ilk defa II. Selim çıkarmıştır.Sakız Adası Sultan II. Selim'in babası Kanuni Sultan Süleyman'ın ölümünden sonra padişah olduğunda fethettiği ilk yer olarak bilinir. Sokullu Mehmed Paşa komutasındaki birlikler 1566 senesinde adayı fethederek boğazların güvenliğini sağlamışlardır. Ada Venedik ve Cenevizlilerden alınmıştır. Her iki tarafta da fazla kayıp verilmemiştir.Sultan Selim'in babasının cenazesini karşılamak için Manisa'dan Belgrad'a harekatı sırasında Drava üzerindeki Bobokça Kalesi Özdemiroğlu Osman Paşa komutasında fethedilmiştir.Yemen 1517 yılında Osmanlı egemenliğine girmiş, Hadım Süleyman Paşa'nın 1538 tarihli Hint deniz seferi ile kesin olarak Osmanlı topraklarına katılmıştı. 1567 yılında bölgede Zeydi İmamı Topal Mutahhar önderliğinde isyan çıkınca bölgedeki Türk egemenliğini yeniden tesis etmek amacıyla Özdemiroğlu Osman Paşa ve Şam Beylerbeyi Lala Mustafa Paşa Yemen Serdarlığına tayin edildiler.1568 tarihli Yemen Seferi'nde Taiz ve Kahire kalelerinden sonra 15 Mayıs'ta Aden'i, 26 Temmuz'da da Sana'yı fetheden Türk ordusu ülkeyi tekrar Osmanlı topraklarına kattı.Kanuni Sultan Süleyman döneminde imzalanan 1562 tarihli barış 1566 yılında bozulmuş, Zigetvar Savaşı ile Osmanlı ordusu, Avusturya ordusunun mütecaviz tavrını cezalandırmıştı. Her iki tarafın da barışa mayletmesiyle 17 Şubat 1568'de Edirne Antlaşması imzalandı.Bugünkü Endonezya'ya bağlı Sumatra Adası'nın kuzeybatısında bulunan Açe Sultanlığı bölgedeki zenginliklere gözlerini diken Portekizlilerin hedeflerinden biriydi. Günden güne artan Portekiz baskısına dayanamayıp zamanın Açe Sultanı Alaüddin Şah bir elçi heyetini yardım istemek amacıyla İstanbul'a gönderdi.Açe heyeti 1566 yılında İstanbul'a ulaştığında, o sırada Zigetvar Seferi'nde bulunan Kanuni Sultan Süleyman'ın ölüm haberi geldi. Kanuni'nin yerine tahta geçen II. Selim heyete her türlü yardımı yapacağına söz verdi. 1569 yılında Osmanlı'nın Kızıldeniz filosu amirali Kurdoğlu Hayreddin Hızır Reis komutasında 22 parçadan oluşan Osmanlı Donanması Hint Okyanusu'na açılarak Açe'ye vardı ve yardımı ulaştırdı.Açe Sultanlığı Osmanlı Devleti'ne bağlanırken, Portekizlilere karşı taarruza geçebilecek kudrete ulaştı.
Sultan Selim Manisa'dan Belgrad'a neden gitti?
[ { "answer_start": 663, "text": "babasının cenazesini karşılamak için" } ]
5,122
Sultan Selim'in 1569 yılında Sumatra Seferi sırasında Sokullu Mehmed Paşa komutasında sefer sırasında alınmıştır, küçük bir yerdir. Mısır'ın en stratejik ve en önemli kalesi olan Kahire Kalesi, 1569 yılında Piyale Paşa komutasındaki ordu tarafından alınmıştır.Rusya'nın 1552'de Kazan Hanlığı'nı, 1556'da da Astrahan Hanlığı'nı ilhak etmeleri kuzeyde ilk kez bir Rus tehdidini ortaya çıkarmıştı. Sokullu Mehmed Paşa, Don ve Volga nehirlerinin bir kanalla birleştirilerek, Karadeniz ile Hazar Denizi'nin birbirine bağlanması sayesinde Rusların güneye doğru inmelerini engellemeyi,ayrıca İpek Yolu ticaretini canlandırmayı, İran ile yapılan savaşlarda donanmadan yararlanmayı ve Asya'daki Türk hanlıkları ile irtibat sağlamayı hedeflemiştir. 1569 Ağustosunda Kefe Beyi Kasım Paşa tarafından başlanan çalışmalar Rusya'nın saldırıları, mevsimin kış olması ve Kırım Hanlığı'nın projeyi kösteklemesi sonucunda başarıya ulaşamamıştır.Osmanlı Devleti Don-Volga Kanal Projesi'ne koşut olarak 1556'dan beri Rusların elindeki Astrahan'ın geri alınması için bir de sefer tertipledi. 1569 yılının Kasım ayında çok olumsuz hava koşullarında başlayan kuşatma Rus Çarı Korkunç İvan'ın bölgeye Prens Serebiyanov komutasında 20.000 kişilik bir kuvvet gönderip Türk askerlerini iki ateş arasına almasıyla başladıktan 16 gün sonra sona erdi ve Türk ordusu bir huruç harekâtı yaparak kendini kuşatılmışlıktan kurtarmak zorunda kaldı.Kırım Hanı I. Devlet Giray Osmanlı Devleti'nin Don-Volga Kanal Projesi ve Astrahan seferi ile ulaşmak istediği Rus tehdidinin bertaraf edilmesi hedefine doğrudan Moskova'ya yürüyüp Rus gücünü örseleyerek ulaşılabileceğini düşünüyordu. 120.000 kişilik bir orduyla Oka Nehri'ni ve Serpukhov Tahkimatı'ni aşan Devlet Giray Han direnen 6.000 kişilik bir Rus ordusunu da mağlup etti ve Moskova önlerine geldi.Moskova'yı 24 Mayıs 1571'de yakarak yerle bir eden ordu, çok sayıda sivil Rus'un ölmesine rağmen Rus ordusunu örseleyemeden geri döndü. Bir yıl sonra yeniden Moskova'ya yürüyen Han bu sefer karşısında Moskova'nın 60 kilometre güneyinde 60.000 kişilik Rus ordusunu buldu. Molodi'de 30 Temmuz-3 Ağustos arasında yapılan muharebede yakın savaşa zorlanan süvari ağırlıklı Kırım ordusu önemli bir yenilgiye uğrayarak Kırım'a çekilmek zorunda kaldı.Bu başarısızlıkların sonucunda Rusya'nın fetihleri kabul edilmek zorunda kalındı ve ileride Osmanlı Devleti'ne büyük sıkıntılar çıkaracak bir devlet oluşmaya başladı.1570 senesinde Behram Paşa komutasındaki birlikler sayesinde Kevkeban Kalesi alınmıştır. Aynı sene Yemen ile barış sağlanmıştır. Barış sağlandığı için Behram Paşa Ziged'e gitmiştir.1571 senesinde Kıbrıs'ın fethi sırasında donanmanın Akdeniz'e inmesi sırasında Dalmaçya feth edilmiştir. Fethin komutanlığını Sokullu Mehmed Paşa tarafından yapılmıştır.Kıbrıs'ın Türk ordusunca fethi Batı Avrupa'da önemli bir yankı uyandırdı. Venedik'in kışkırtmasıyla İspanyol, Ceneviz, Papalık ve Malta Şövalyeleri donanmalarının da dahil oldukları bir 'Kutsal İttifak' oluşturuldu. Avusturyalı amiral Don Juan komutasındaki Haçlı donanması karşısında Müezzinzade Ali Paşa kumandasındaki Osmanlı donanması büyük bir yenilgiye uğradı. Osmanlı donanması ilk kez yakılmıştır.Bu yenilginin sonuçları kısa sürelidir. Dönemin sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa bu durumu Venedikli elçiye şöyle belirtmiştir: Biz Kıbrıs'ı almakla sizin kolunuzu koparttık; siz donanmamızı yakmakla uzamış sakalımızı tıraş ettiniz. Kopan kol yerine gelmez ama tıraş edilen sakal daha gür çıkar.Mekke-i mükerremenin su yollarının tâmiri, Mescid-i Harâm’ın mermer kubbelerle tezyini,Lefkoşa Selimiye Câmii hayrâtı arasındadır. Edirne'ye yaptırmasının sebebi ise: Sultan’ın caminin yapılacağı şehir olarak neden Edirne'yi seçtiği kesin olarak bilinmemektedir.Evliya Çelebi Seyahatname adlı eserinde padişahın rüyasında İslam peygamberi Muhammed'i gördüğünü ve onun kendisinden Kıbrıs'ın fethi anısına bir cami yaptırmasını istediğini yazmıştır.Bu konudaki daha gerçekçi yorumlarda ise o dönemde İstanbul'da yeni bir büyük camiye ihtiyaç duyulmadığı, Edirne'nin Rumeli'deki Osmanlı egemenliğinin merkezi konumunda olduğu ve Selim'in gençlik yıllarından beri şehre ayrı sevgi beslediğine dikkat çekilir.
Haçlı donanmasına yenilen Osmanlı ordusu adına Venedikli elçi ile kim cevap göndermiştir?
[ { "answer_start": 3219, "text": "Dönemin sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa" } ]
2,413
Serav Antlaşması'na göre; Nasuh Paşa Antlaşmasıyla belirlenen sınırlar esas alınacaktır, Kars ve Ahıska kaleleri Osmanlı'da kalacaktır, Osmanlı hâkimiyetinde bulunan Dağıstan beylerine saldırılmayacak, esirler karşılıklı olarak serbest bırakılacak. Ayrıca Serav Antlaşması'na göre; Safevi Şahı, Osmanlı Padişahı'na her yıl haraç olarak 100 deve yükü ipek, kumaş, kıymetli eşya gönderecektir.
Hangi antlaşmaya göre Osmanlı hâkimiyetinde bulunan Dağıstan beylerine saldırılmayacaktır?
[ { "answer_start": 0, "text": "Serav Antlaşması'na göre;" } ]
4,942
İlk geniş çaplı saldırı, II. Bayezid tarafından 1485 yılında yapıldı. Hem donanma, hem de kara orduları saldırıya katılmıştır. Saldırının komutanı, Karamanoğulları'nın beyi Karagöz Mehmet Paşa oldu. Kara askerleri ağırlıklı olarak eyalet askerlerinden 'tımarlı sipahiler ve azaplar' oluşuyordu.Ordunun ilk görevi, Kilikya çevresini alıp, Turgutlu ve Vaşak aşiretlerini susturmak oldu. Ordu, 9 Şubat 1486 tarihinde, Adana şehrinin hemen dışında Memlükler tarafından mağlup edildi. Bunu üzerine, Hersekli Ahmed Paşa komutasında yeniçeri ağırlıklı destek, İstanbul'dan yola çıktı.Ama bu desteğe rağmen, 15 Mart tarihinde ordu tekrar yenildi. Karagöz Mehmed savaş alanından kaçtı; ve Hersekli Ahmet Paşa esir alındı. Sonuç olarak, Kilikya Bölgesi tekrar Memlük kontrolüne girdi. 1487'de Osmanlı, Kapıkılu askeri ağırlıklı ikinci saldırısını yapar. Bu orduda, Dulkadiroğulları'ndan gelen destek de vardır.Bu ordu, Koca Davud Paşa tarafından idare edilmiştir. Bu saldırının amacı, Memlüklülere saldırı amacı gütmemektedir, sadece Turgutlu ve Vaşak aşiretlerinin çıkardığı isyan bastırılmıştır. Osmanlı'nın bu savaştaki en büyük çaptaki ve en son saldırısı 1488 yılında gerçekleşti. Hem karadan, hem de denizden saldırı gerçekleşti.Hersekli Ahmed Paşa esaretten kurtulduktan sonra, donanmanın başına geçti. Kara ordusu Rumeli Beylerbeyi Hadım Ali Paşa tarafından idare edildi. Saldırıya başlamadan önce, Osmanlılar Venedikliler'in Gazimağusa limanını kiralamak istedi. Ama Venedikliler bu teklifi reddetti. Hatta bunun üzerine, Venedikliler Kıbrıs'ı korumak için donanma bile gönderdi.Memlüklüler de İtalyan ülkelerden donanma yardımı istedi, ama onlarınki de reddedildi. Bunun üzerine, Osmanlı donanması İskenderun'a demirlemedi. Ama sonrasından çıkan bir fırtınadan dolayı, donanmanın çoğu battı, ve Osmanlı donanma desteğinden mahrum kaldı. Bu sırada, Kilikya'nın tamamına hakim oldu Osmanlı. Osmanlı donanmasının yok olması, Memlüklüler'in işine geldi ve Kiliya'ya doğru ilerlemeye başladı.26 Ağustos 1488 tarihinde, Adana'nın Ağaçarıyı mevkiinde iki ordu karşılaştı. Savaşta, Osmanlı ordusu sol kanatta ilerleme kaydetse de, sağ kanattan dağılması nedeniyle ordu geri çekilmek zorunda kaldı. Karaman'ın destek ordusu savaş alanından kaçtı. Osmanlı ordusu Karaman'a geri çekildi ve destek orduyu toplamaya başladı. Eyalet askerlerinin komutanlarının çoğu İstanbul'a çağrıldı ve Rumeli Hisarı'nda esir edildi.Bu sırada, Memlüklüler Adana'yı 3 ay boyunca kuşattı ve ele geçirdi. Bunun üzerine, Hersekli Ahmet Paşa Adana'ya yürüdü ve küçük bir zafer elde etti. Başarısına rağmen, Kilikya hala Memlüklüler'in elindeydi. Osmanlı'nın başarısızlığı üzerine, Osmanlı'ya bağlı Türkmen aşiretleri, Karaman'ın safına geçmeye başladı. Osmanlı'nın başarısızlığından cesaret aldıkları için Memlüklüler, karşı saldırıya geçti. Adana'dan Karaman Beyliği'ne doğru ilerlediler ve Kayseri'yi kuşattılar.Bunu gören Hersekli Ahmet Paşa, destek orduyla savunmaya geçti. Ancak, Memlüklüler kuşatmayı kaldırdı ve Adana'ya geri döndü.
Memlüklüler neden karşı saldırıya geçti?
[ { "answer_start": 2720, "text": "Osmanlı'nın başarısızlığından cesaret aldıkları için" } ]
2,436
Sultan II. Osman tahta çıktığı sırada Sadrazam Damat Halil Paşa, İran seferindeydi. Osmanlı ordusu Pul-i Şikeste Savaşı'nda yenilmesine rağmen, İranlılar, kutsal saydıkları Erdebil şehrinin Osmanlılar'ın eline geçme ihtimali üzerine barış istediler. Serav antlaşması, 26 Eylül 1618 tarihinde, Osmanlı ve İran arasında imzalanmıştır.
Hangi antlaşma, 26 Eylül 1618 tarihinde, Osmanlı ve İran arasında imzalanmıştır?
[ { "answer_start": 250, "text": "Serav antlaşması" } ]
14,039
Diskin bölümlemesini E. Wiedemann el-Cezerī’nin tarifine göre şu şekilde resmetmiştir: «Diskin bölümlemesi muhtemelen, yukarıdaki 18 kısımla (her kısım 10 güne karşılık gelecek şekilde) ayrılmış skala için olan figürde temsil edildiği gibiydi. 18 yayın hepsi, katibin dolu kupa-daki başlangıç konumuna tekabül eden çizili bir yarıçapta başlar. Daha sonra buradan hareketle olabildiğince sola doğru her bir yarıçapa ulaşana kadar devam eder. Bu yarıçap, yazı kamışının yani göstergenin güneşin ilgili yaya karşılık gelen gündeki batış konumuna tekabül eder, elbette saatin güneşin doğuşunda harekete geçirilmesi koşuluyla. En uzun güne en dıştaki yay tekabül ettiği için, böylece ortaya doğru sürekli kısalan konsantrik yaylar sistemi elde edilir. Tarife göre kupanın duvarı her saatteki dönüşün hemen hemen sabit olacağı şekilde çekiçlendiğinden ve 141/2 saatilik en uzun güne tekabül eden en dış yayın 360° lik bir merkez açıyı kuşattığı için, en iç yay 91/2 saatlik en kısa güne tekabül ederek, sadece 236° lik bir yayı kuşatır. Böylece 18 yayın her biri, müteakip bir önceki yaydan yaklaşık 7,3° daha kısadır. Her bir yay daha sonra kendisi için-de 12 eşit kısma bölümlenmiştir; ayrıca en dıştaki de 141/2 kısma bölümlenmiştir (bu son bölümle-me yukarıdaki figürde atlanmıştır, buna karşın ilk bölümleme birkaç yayda tam olarak yapılmış, diğer yaylar sadece hâkkedilmiştir). Her bir yay – yıl 360 günün varsayılmasıyla – hem kısalan hem de uzayan günlerde 10 güne tekabül etmiş-tir. Bu nedenle her bir yaya, ona tekabül eden günler için iki rakam kaydedilmiştir. Rakamlar, yukarıda temsil edildiği gibi, herhalükarda içeri çizili yarıçapın her iki yanına hâkkedilmiştir. En uzun günde rakamlarla başlanılacak olursa, en kısa günde sadece bir rakam– yani 180 – kayde-dilmeliydi; buna karşın sayılarla en kısa günden başlanılacak olursa en uzun günde bu durum geçerliydi. Rakamların bu tarzda kaydedilmesiyle bu sayıların hepsi devamlı olarak ilgili yayın aynı yüzü üzerinde durması gerçekleşiyordu. Geceye, devamlı gündüz yayında yaklaşık 180 uzaklıkta bulunan bir yay tekabül etmiştir.»
el cezerinin kupa saatinde 360 derecelik merkez açıyı kapsayan yay hangi yaydır?
[ { "answer_start": 719, "text": "en dış" } ]
299
IV. Mehmed ve Turhan Sultan'dan tam yetki alan Köprülü Mehmet Paşa, İstanbul ve Anadolu'da güvenliği sağladı. Köprülü Mehmet Paşa, Venediklileri yenilgiye uğratarak Bozcaada ve Limni'yi geri aldı. Köprülü Mehmet Paşa'nın ölümünden sonra sadrazamlığa Fazıl Ahmet Paşa geldi. Fazıl Ahmet Paşa, Avusturya'dan Uyvar Kalesini alıp Vasvar Antlaşması'nı imzaladı. Fazıl Ahmet Paşa, Venediklilerden Girit'teki Kandiye kalesini aldı ve 24 yıl süren Girit savaşına son verdi. IV. Mehmed, sadrazam ile birlikte Lehistan seferine çıktı ve 1672 yılında Bucaş Antlaşması'nı imzaladıktan sonra Edirne'ye döndü. Lehistan'ın antlaşma şartlarına uymaması yüzünden ertesi yıl yeniden sefere çıkıldı ve savaş 1676 yılında son buldu. 1676 yılında Fazıl Ahmet Paşa ölünce IV. Mehmed, sadrazamlığa Köprülü ailesinin yetiştirdiği Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'yı getirdi. IV. Mehmed, sadrazamla birlikte Rusya'nın ele geçirdiği Çehrin kalesini geri almak için sefere çıktı. Kalenin alınmasının ardından 1678'de Osmanlı ordusu Edirne'ye döndü. 1681 yılında Ruslarla 20 yıl süreli bir barış antlaşması yapıldı. Yine bu dönemde Eylül 1675'te İngiltere ile imzalanan bir antlaşmayla, I. Elizabeth döneminden beri bu ülkeye tanınmış olan imtiyazlar sistemli bir şekilde özetlendi ve söz konusu imtiyazlar ve kapitülasyonların yürürlükte olduğu belirtildi.
Neyin ardından Osmanlı ordusu 1678'de Edirne'ye döndü?
[ { "answer_start": 949, "text": "Kalenin alınmasının" } ]
3,406
Kafkasya'da Rus ordusunun 75.000 askeri Rusya'nın Kafkasya valisi Grandük Mihail Nikolayeviç'in komutasında idi. Nikolayeviç'in emrindeki alt düzeydeki komutanlar ise çoğu Ermeni asıllı olan Beybut Şelkovnikov, Mihail Tarieloviç Loris-Melikov, İvan Davidoviç Lazarev ve Arshak Ter-Gukasov ile Rus asıllı Vasiliy Aleksandroviç Geyman idi. Rus ordusu yalnız değildi. Gürcüler Ermeniler,Terek Kazakları tarafından destekleniyorlardı. Osmanlı ordusu ise Ahmed Muhtar Paşa'nın komutasındaki 80.000 askerden oluşuyordu. Ruslar'ın kendi geliştirdikleri top mermileri bulunuyordu. Osmanlı'da ise İngiliz yapımı toplar mevcut idi. Rus topçu birlikleri, gelişme döneminde Prusyalı subaylarca eğitilmiş tecrübeli birliklerdi. Kafkas Rus ordusu, Akkilise - Gümrü ve Iğdır yönünden taarruza geçti. Osmanlı birlikleri ise Kobuleti - Kars - Ardahan ve Doğubayazıt arasında bulunuyordu.
Kimde ise İngiliz yapımı toplar mevcut idi ?
[ { "answer_start": 573, "text": "Osmanlı'da" } ]
1,104
II. Osman, divan edebiyatındaki mahlasıyla Farisî, tahttan indirildikten sonraki adıyla Osman Çelebi, 3 Kasım 1604 tarihinde İstanbul'da doğdu, 20 Mayıs 1622'de İstanbul'da öldü. II. Osman, 16. Osmanlı padişahı ve 95. İslam halifesidir. II. Osman'ın babası I. Ahmed, annesi Mahfiruz Hatice Sultan'dır. II. Osman, 14 yaşında iken, amcası Sultan I. Mustafa'nın tahttan indirilmesi üzerine Osmanlı tahtına oturdu. II. Osman'ın annesi, II. Osman'ın yetişmesi için çok titiz davrandı. II. Osman iyi bir terbiye ve tahsil gördü. II. Osman Arapça ve Farsça öğrendi. II. Osman, Fatih Sultan Mehmed devrine kadar yapıldığı gibi saray dışından, Şeyhülislam Es'ad Efendinin ve Pertev Paşa'nın kızları ile evlendi. Yavuz Sultan Selim devrinden itibaren padişah saray dışından evlenmediği için bu davranış önemli bir değişiklik oldu. II. Osman kendisine planlarını uygulayacak bir sadrazam bulamadı. II. Osman, tahttan indirilerek çeşitli hakarete ve saldırılara maruz bırakıldıktan sonra Yedikule zindanlarında yeniçeriler tarafından boğularak öldürülmüştür. II. Osman, babası Sultan I. Ahmed'in yaptırdığı Sultanahmet Camii'nin yanındaki türbesine defnedildi. Tahta çıkar çıkmaz devlet erkânı içindeki üst düzey yetkilileri değiştiren, müderris ve kadıların atanma yetkilerini şeyhülislamdan aldı. II. Osman ayaklanmada öldürülen ilk padişahtır, Osmanlı padişahları arasında en genç vefat edenidir.
II. Osman ayaklanmada öldürülen ilk padişahtır, kimlerin arasında en genç vefat edenidir?
[ { "answer_start": 1335, "text": "Osmanlı padişahları" } ]
13,854
1938 yılında Prof. Dr. Franz Doppler öğretim amacıyla Gümüşsuyu yerleşkesinde küçük bir odada kurulmuştur. 1945 yılında bir yenileme ve güçlendirme geçirmiştir.
Ne zaman bir yenileme ve güçlendirme geçirmiştir?
[ { "answer_start": 107, "text": "1945 yılında" } ]